Pazar.
15.03Devrim: Eray
Devrim: Evde misin hala? Yanına geleyim.
(Görüldü.)
Devrim: ??
Eray: Babam burada hala.
Eray: Sonra yazarım.
Devrim: Tamam.
(Görüldü.)
Devrim: Hala babanın yanında mısın?(17.40)
Devrim: En azından bir şey söyle.
Eray: Değilim.
Devrim: Ne olacak şimdi?
Eray: Bilmiyorum. Bu sinirle Irmak'ın velayetini alır herhalde.
Devrim: Özür dilerim. Evde babanın olduğunu bilseydim öyle birden öpmezdim. Kötü oldu yakalanmamız.
Devrim: Gerçekten özür dilerim.
Eray: Senlik bir durum yok. Kırk yılda bir geliyor zaten. O da sana denk geldi.
Devrim: Ne için gelmişti?
Eray: Irmak'ı alışverişe götürecekti.
Devrim: Çok tepki verdi mi?
Devrim: Sana bir şey yaptı mı?
Eray: Yeni bir şey yok.
Devrim: Derken?
Eray: Pardon ya. Herkesin babasının benimki gibi orospu çocuğu olmadığını unutuyorum bazen.
Eray: Biliyormuşsun gibi konuşuyorum, ama şuan içerik açıklayacak halim yok. Sonra anlatırım.
Devrim: Eray
Devrim: Öyle demek istemediğimi biliyorsun. Kaç kez özür diledim lütfen artık yapma şöyle.
Eray: Bence gayet istekliydin söylerken.
Devrim: Yapma şunu Eray.
Devrim: Yine benden uzaklaşıyorsun, yapma.
Devrim: Babana kızıp öfkeni bana yöneltme.
Eray: Kimseye sinirimi falan yöneltmiyorum amk.
Eray: Ama nedense değiştiremeyeceğim durumlar için parçalanan hep ben oluyorum.
Eray: Babama benzemediğini söylüyorsun da şu an ondan farklı görünmüyorsun gözüme.
Devrim: Nasıl yani?
Eray: İkiniz de elimde olmayan şeyler için beynimi sikiyorsunuz. O seni sevdiğim için demediğini bırakmadı. Senin ne yaptığını anlatmama zaten gerek yok.
Devrim: Öyle demek istemedim diyorum ulan! Sinirle söyledim işte bir anlamı yoktu.
Eray: Sen bana kızdığında düşmanınmışım gibi davranıyorsun. O yüzden konuşurken hiç acımıyorsun ya da suçlu hissetmiyorsun.
Eray: Ama ben her şeyi düşmanımdan değil, sevdiğim adamdan duyuyorum Devrim.
Eray: Neyse, benim gidip Irmak'a yemek hazırlamam lazım. Görüşürüz.
(Görüldü.)
Devrim: Oğlum ben çocukluğumdan beri altı adamla aynı evde yaşıyorum. Babamı zaten tanıyorsun sürekli çalışıyor, kardeşlerim desen hepsi birbirinden bozuk.
Devrim: Böyle şeyleri kim öğretir onu da bilmiyorum ya neyse.
Devrim: Herhalde anne öğretir ama biliyorsun annem büyütmedi beni. Babamın da vakti yoktu böyle inceliklerle uğraşmaya.
Devrim: Kendi kendime deneme yanılma büyüdüm işte.
Devrim: Senden önce bir insana nasıl değer verilir onu bile bilmiyordum. İnsanlarla doğru düzgün bağ kuramıyordum.
Devrim: Sonuç olarak, seni seviyorum Eray. Biliyorum, bunu gösteremiyorum. Hatta bazen her şeyi sıçıp sıvıyorum. Ama gerçekten seviyorum.
Devrim: Bir insan başka türlü nasıl sevilir bilmiyorum.
Devrim: İstediğin gibi biri olmak için uğraşıyorum, ama bazen beceremiyorum işte.
Devrim: Seni babanla vurmak gibi bir düşüncem yoktu. Öyle bir şeyi nasıl söyledim ben de anlamadım.
Devrim: Ama haklısın. Sonuna kadar haklısın. Özür dilerim.
Devrim: Senin hakettiğin gibi biri olmaya çalışıyorum ama belki de boşuna uğraşıyorumdur.
Devrim: Sen bana çok fazlasın abi.
Devrim: Bunu söylemek canımı sıkıyor ama öylesin.
Devrim: Aramız düzelsin istiyorum. İstiyorum istemesine de belki de düzelmese daha iyi. Ben eninde sonunda içine sıçıyorum zaten.
| Devrim çevrimdışı.
____
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sınır çizgisi
Teen FictionVenüs'ün kitabıdır, o dönene kadar bu hesapta geçici olarak bulunmaktadır.