Güçlü bir Adamla, Güçlü bir Kadının hikayesi...
Sen gidersen sesin gider, kokun gider, yüzün gider. Ay dolanır pusularda, tenim titrer ve gecem biter...
🕊
"Sen benim en doğru yanlışım .Tövbesi olmayan...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
1 AY SONRA
Bilmem kaç kez incelediğim tabağı yerine koydum. Koskoca dükkanda bir tabak seti bulamamıştık. Ya bir tabak seti niye bu kadar önemliydi ki? Aslında bulamayan ben değil annemlerdi. Birinin beğendiğini diğeri beğenmiyor,illa bir kusur bulamıyorlardı. Yanlarından ayrılıp yan reyonda duran koltuklarında birine oturdum. Kasılmaktan baş ağrılarım artmıştı. Akgün gideli tam 1 ay olmuştu,planlarınıza göre 2 gün sonra buradaydı.
Evet çünkü 2 gün sonra düğünümüz vardı. Davetlilerden organizasyon şirketine,damatlıktan şamdanlara kadar benim seçtiğim düğün... Bunlara takılmam gerektiğini her seferinde kendime hatırlatsamda arada bir yüzüm düşmüyor değildi. Evi bile kurmuştuk, barıştığımız gün hayran kaldığım o ev bana süpriz olarak gelmişti.
1 ay önce diktiğim tohumlar fidanlanmış, günlerce içinde daha ne yapsam diye didinmiştim. Evin son halini Akgün görmemişti zaten. Sadece böyle küçük işleri annemler bırakıyordum gönülleri olsun diye. Koltukta kapıldığım gözlerimi annemin seslenmesiyle açtım. "Rimacım,kızım bak biz bunlara bayıldık." Dedi elinde salladığı tabağı göstererek. Doğrulup yanlarına gittim. Daha uzatmamak açına kafamı salladım.
Mağazadan çıkış yaparken Neslihan Anne bana baktı. "Rimacım gelinlik işini tamamen bitirdin mi?" Dedi haklı olsada 1000.kez sorulan soruyu sorarak. 5 tane farklı ve istediğim model gelinlik dikilmişti. Ama ben son ana bırakıp,aklımdan çıkartmaya çalışmıştım. Kafamı iki yana salladım. "Hayır anne,yarın alıcam ama." Dedim sürücü koltuğuna yerleşerek.
İkiside arka koltuğa binip bu konu hakkında yorum yapmadılar. Herkeste gergin bir hava vardı,düğünden dolayı mı başka bir şey mi anlayamamıştım ama. Telefonumdan gelen arama sesiyle kulaklığımı taktım. "Efendim aşkım" dedim neşeli tutmaya çalıştığım sesimle. "Napıyorsun yavrum." Dedi pürüzsüz çıkan sesiyle. Annemler kendi aralarında konuşmaya daldığından beni dinlemediklerini farkettiğimde bir tık daha rahatlamıştım. Ne kadar 2 gün sonra evlenecek olsakta,geriliyordum. "Araba kullanıyorum,bir kaç işimiz vardı annemlerle çıktık dışarıya." Dedim bir yandan aynaları kontrol ederken.
"İyi güzel, tek araba mı çıktınız?" Dedi meraklı sesini engellemeye çalıştığında. Kaşlarım havaya kalktı istemsizce,bilmem gereken bir şey mi vardı? "Evet,nedenki?" Dedim şüphe içeren sesimle.
"Ecevit gelecekti sizinle de, Akay arabayı hazırlatıyorum demişti bana." Dediğinde iyice şüphelenmiştim. "Akgün Ecevit niye bizimle gelsin,çocuk taksici. Araba varken bir sürü niye kendimizi bıraktıralım?" Dediğimde Annemlerin bana döndüğünü hissettim. "Ne bilim yavrum banada Akay öyle diyince,neyse eve geçince haber ver." Dedi bende uzatmamak adına telefonu kapadım.
Arabayı sağ çekip arkamı döndüm. "Ne oluyor,ne dönüyor da bir garipsiniz hepiniz?" Dedim annemleri gözlerimle tararken. Annemler isteselerde istemeselerde az çok bu işleri biliyordu. Daha ikiside 50'li yaşların başındaydı. Erken evlilikleri onlara hayatı çok açık bir şekilde öğretmişti. Neslihan anne kalkan kaşlarıyla Akgünü anımsatıyordu bana,oda arada kaldığında böyle yapardı hep. "Kızım bilmiyormusun durumları,illa bir şey vardır ama bizim bir bilgimiz yok. Hadi sür halledilmesi gereken şeyler var." Dedi tüm soğuk kanlılığıyla. Herkes birbirinden bir şeyler saklıyordu,ama en çok saklanan bendim heralde.