Odalarına girdikten sonra karısını kucağından indirmeden yatağa oturdu. Bir süre birbirlerine sıkıca sarılmış vaziyette durdular. Emine yavaşça doğrulup kocasının yüzünü incelemeye başladı.
Haşmet Emine'nin bu haline tebessüm edip karısının dudaklarını öpmeye başladı. Karısının ona karşılık vermesiyle öpüşmeleri tutkulu bir hal almıştı.
Karısını kucağından indirip yatağa yatırdı. Emine kocasını kendisine doğru çekip boynuna öpücükler bırakmaya başlamıştı. Haşmet'in boynunda hissettiği ıslak öpücükler karısına olan arzusunu daha da arttırıyordu.
Emine Haşmet'in gömleğinin düğmelerini açmış gömleği çıkarıp odanın bir köşesine fırlatmıştı. Kocasının altından kalkıp kocasını yatağa itti.
Haşmet hiçbir şey yapmadan karısını izliyordu.
Emine yatakta dizlerinin üstünde ilerleyip Haşmet'in kucağına oturdu.
Haşmet yatakta doğrularak karısının belinden tutmuş kendisine çekip dudaklarını sahiplenmişti. Emine kocasının kucağında o kadar huzurlu hissediyordu ki bir daha böyle hissedememekten korkup kendisini bir anda geri çekmiş bakışlarını yere çevirmişti.
Haşmet ne olduğunu anlamamış karısına bakmaya başlamıştı. Emine'nin belini okşayarak konuşmaya başladı.
"Seni incitecek bir şey mi yaptım güzelim?"
Emine yerdeki bakışlarını kocasına çevirmiş kocasının onu yanlış anlamasından endişe etmişti. Haşmet'in yüzünü avuçlarının içine almış telaşla konuşmaya başlamıştı.
"Hayır öyle şey olur mu? Be.. ben sadece..."
Emine ağlayarak titreyen bedeniyle kocasının boynuna sarıldı. Haşmet durumu anlayarak karısına sımsıkı sarılıp yatak başlığına yaslandı. Emine ağladıkça Haşmet'in yüreği yanıyordu. Bir süre o şekilde durmuşlardı.
Haşmet karısının bedeninin titremediğini hissedince ona doğru eğilmiş yüzündeki saçları yavaşça kenara itmişti. Emine'nin uyuya kaldığını görünce tebessüm ederek onu izlemeye başladı.
O kadar güzel uyuyordu ki tıpkı bir bebek gibi. Nasıl kıyardı bu masumluğa? Keşke kendisini feda etmek dışında elinden başka bir şey gelseydi de karısından böyle ayrılmak zorunda kalmasaydı. Yıllar önce deliler gibi aşık olduğu kadın artık ne yazık ki imkânsızdı. Kendisiyle birlikte kara sevdası da kara toprağa karışacaktı.
Haşmet düşüncelerinden uzaklaşıp karısını uyandırmamaya dikkat ederek onu yatağa yatırdı. Üzerini örtüp saçlarına öpücükler kondurdu.
Daha sonra yataktan kalkıp banyoya duş almaya gitti. Bir süre sonra duştan çıkmış üzerine bir şeyler giymişti. Emine'nin uyuduğunu görünce sessizce odadan çıktı.
Ferman'ın odasının önüne gelip yavaşça kapıyı araladı. Ferman'ın odada olmadığını görünce gidip teslim olmasından korkmuştu.
Hemen merdivenlerden inmiş kapının dışına çıkmıştı. Haşmet'i gören Selçuk koşarak yanına geldi.
"Ferman'ı gördünüz mü?"
"Birkaç saat önce atlara doğru gitti Dayı."
Haşmet derin bir nefes almış oğluna doğru yürümeye başlamıştı. Ahıra geldiğinde Ferman'ın bir taburede oturduğunu gördü. Kendisine de bir tabure alıp oğlunun yanına gidip oturdu. Ferman babasını görünce ayağa kalkacaktı ki Haşmet omuzundan tuttu.
"Otur."
Ferman babasının yüzüne bakamıyordu. Haşmet bunun farkındaydı.
"Ne o pişman mı oldun?"