Aradan üç gün geçmiş ne Haşmet'den bir haber vardı ne de Fikret'in durumunda bir değişiklik vardı.
Emine günlerdir odadan dışarıya adımını atmamış ağzına tek bir lokma koymamıştı. Herkes hastalanıp yataklara düşmesinden korkuyordu. Ne yaparlarsa yapsınlar ne derlerse desinler Emine kimseyi dinlemiyordu.
Haşmet'i çok özlemişti. Burada kocasına ait hiçbir şey yoktu. Evine gitmek için günler sonra odadan çıkıp ağır adımlarla merdivenlerden aşağı inip salona doğru yürümeye başladı.
Herkes günlerdir eli kolu bağlı bir şekilde bir haber bekliyordu. Alparslan her yerde didik didik Haşmet'i arıyor ama bir türlü doğru adresi bulamıyordu.
Emine'nin salona gelmesiyle herkes bakışlarını ona çevirdi. Günlerdir ağlamaktan gözleri kan çanağına dönmüş bu kadına baktıkça herkesin içi parçalanıyordu.
"Tipi beni evime götür."
Sesi o kadar kısık ve yorgun çıkmıştı ki kimse karşılık verip Emine'nin üstüne gitmek istemedi. Zaten bir şey söyleseler de Emine onları dinlemeyecekti. Tipi oturduğu koltuktan kalkıp ablasının koluna girdi ve birlikte kapıya doğru yürüdüler.
"Behzat bizde gidelim. Yengem yalnız kalmasın."
Ömür'ün lafından sonra Behzat ve Didem'de onu onaylamıştı. Evdekilerle vedalaşıp Haşmet'in yokluğunu daha da hissedecekleri evlerine doğru yola çıktılar.
Dışarıdan gelen seslerle gözlerini araladı. Kaç gündür bu karanlık odadaydı bilmiyordu. Elleri ve ayakları bağlı dayak yemekten işkence görmekten bitik bir haldeydi. Yüzü gözü mosmor üstü başı kan içindeydi. Arada odaya birileri geliyor sorular soruyordu. Sorulara ilk başlarda öylesine cevaplar veriyorken son zamanlarda durumu kötüleştikçe cevap verecek hali bile olmuyordu. Sadece susuyor ve sonra yine saatler süren dayaklar işkenceler başlıyordu. Kaç gündür buradaydı? Ailesi iyi miydi? Karısı ne haldeydi? Gözlerinin önüne karısı geldi. Yaşadığı bu pis hayata rağmen karısı sahip olduğu en masum en güzel şeydi.
"Emine'm."
Sesi o kadar zor çıkmıştı ki kendisi bile bu boş odada zor duymuştu. Elindeki ipleri çözmeye çalışarak kımıldanmıştı ki karnının hemen üstündeki kurşun yarası acımıştı. Acıyla nefesini tuttu.
Buraya gelmeden önce en son Alpaslan ile birlikteydi. Vurulduğunda yanında Alparslan vardı. Karısı yaşadığını biliyor muydu? Günlerdir bu düşünceler kafasında dönmekten aklını kaybetmesine neden olacaktı.
Odanın kapısının açılmasıyla saatler sonra ışık yüzü görmüştü. Başını yere eğdi gözlerini kamaştıran ışığa bakmamaya çalıştı. Yine dayak yine işkence vaktiydi. Bu karanlık hücrede artık daha fazla acı çekmek istemiyor ölmeyi diliyordu. Artık sadece ölümü bekliyordu.
Emine Hakan'ın arabanın kapısını açmasıyla eve geldiklerini farketmişti. Tipi hemen arabadan inip ablasının yanına geldi. Emine'yi arabadan indirdi. Birlikte ağır adımlarla eve doğru yürüdüler.
Behzat evin kapısını açıp içeri geçmeleri için geri çekildi. Emine kapıdan içeriye girerken gözlerini sımsıkı kapatmasıyla gözyaşları yanaklarına aktı. Hep birlikte içeri girmişlerdi.
Emine salona öylesine göz gezdirip yatak odasına gitmek için merdivenlere doğru yöneldi. Diğerleri yalnız kalmak istediğini bildikleri için bir şey dememişti.
Emine odanın önüne geldiğinde birkaç dakika öylece durdu. Sanki kapıyı açıp içeriye girdiğinde odalarında onu bekleyen Haşmet'i görecekti. Derin bir nefes alıp kapıyı açtı.