Haşmet doktor gelmeden önce karısının yardımıyla üstünü değiştirip yatağa yatmıştı. Doktor Haşmet'i muayene edip ağrıları için ilaç yaraları içinde krem vermişti. Doktor her ne kadar ısrarla hastaneye gitmesi gerektiğini söylese de Haşmet reddetmişti.
Doktorun odadan çıkmasıyla Emine Haşmet'in yaralarına krem sürmeye başladı. Kocasının canını daha çok yakmamak için olabildiğince nazik davranıyor arada sırada ise yaraların üzerine hafifçe üfleyerek yanmasını engellemeye çalışıyordu. Haşmet ise onun bu halini tebessümle izliyordu.
"Haşmet canını çok yakıyor muyum?"
Haşmet karısının elini tutup öperek konuştu.
"Sen yanımda olduğun sürece benim canım yanmaz."
Emine kocasına gülümseyip alnından öperek yaralarına göz gezdirdi. Bütün yaralarına krem sürdüğünden emin olunca yataktan kalktı.
"İlaçlarını içmeden önce yemek yemen gerekiyor. Hemen hazırlayıp gelirim. Bir şeye ihtiyacın olursa seslen olur mu?"
"Yemek yemek istemiyorum Emine."
Haşmet küçük çocuklar gibi söylenmişti. Emine onun bu haline gülünce Haşmet'de karısına gülerek karşılık verdi.
"Olmaz Haşmet. Hastaneye gitmek istemedin bir şey demedim ama yemek yemeden olmaz."
Emine Haşmet'in daha fazla itiraz etmesine müsaade etmeden odadan çıktı. Salona geldiğinde herkes Alparslan'ın konuşmasını bekliyordu.
"Ulan hala ne susuyorsun? Konuşsana!"
Hem Hızır'ın bağırmasıyla hem de Emine'nin orada olmasıyla Alparslan konuşmaya başladı.
"Doğan Babanın mekanından çıktıktan sonra haber geldi. Haşmet Abiyi nerede tuttuklarını öğrendik. Vakit kaybetmeden hemen yola çıktık. Size haber veremedim çünkü telefonları kapattık. Herkesin telefonları takip ediliyordu. Mecburen sizden saklamak zorunda kaldım. Adresi bildiğimizi öğrenirlerse yer değiştirebilirlerdi. Biz mekanı basmaya gittiğimizde onlarda mekanı boşaltmak için hazırlık yapıyorlardı. Bir süre gizlenip onları izledik. Bir şekilde dışarıdaki adamları indirip içeriye sızdık. Tek tek binadaki odaları aramaya başladık. Odalardan birinde adamlar kendi aralarında Fikret'in uyandığını konuşuyordu. Tam o sırada siz telefonda konuştuğunuz için başka bir odadan gelen bağırış seslerini duydum. Sesin geldiği yöne doğru gittiğimde Haşmet Abiyi gördüm. Adamın arkası kapıya dönük olduğu için beni farketmedi. Silahını eline aldığı an çocuklara işaret verdim. Katın elektriğini kestiler. Adam silahı Haşmet Abiye doğrulttu an bende adamın kafasına sıktım. En başında planladığımız gibi Fikret yaşarsa ne olursa olsun Haşmet Abiyi kurtaracaktık. Şans eseri Fikret'in yaşadığını öğrendiğim için hiçbir kuralı da çiğnememiş oldum."
Emine Alparslan'a sarılmak için yanına gitti.
"Alparslan sana bir can borcum var oğlum."
Alparslan ayağa kalkıp yanına gelen kadına sarıldı.
"Bunca yıl bana annelik yaptın. Her zaman herkese karşı beni korudun kolladın. Borç ne demek? Bir daha sakın duymayayım."
Emine Alparslan'ın yüzünü avuçlarının içine alıp "Alparslan'ım." Dedi ve alnından öptü.
Emine yaşlı gözlerini silip Ömür ve Didem'e döndü.
"Haşmet'in ilaçlarını içmeden önce yemek yemesi gerekiyor. Siz de sofrayı kurun. Herkes karnını doyursun."
![](https://img.wattpad.com/cover/280283951-288-k910568.jpg)