Emine üstünü değiştirmiş çıkardığı kıyafetleri dolaba yerleştiriyordu. Yatağın üstünde duran telefonun çalmasıyla dikkati o yöne kaydı.
Dolabın kapağını kapatıp yatağa doğru yürüdü. Haşmet'in aradığını görünce çağrıyı reddetti.
Eline bir şal alıp odanın terasına çıktı. Şalı omuzlarına yerleştirip kollarını göğsünde bağladı. Yavaş adımlarla terasta yürüdü. Gözlerini kapatıp temiz havayı içine çekti.
Camın arkasında onu izleyen bir çift gözden habersiz şekilde bakışlarını bahçede dolaştırmaya başladı.
Karanlıkta etrafı net göremeyince gözlerini hafif kıstı. Gördükleri ile panikle yerinde sıçradı.
Korumalar yerde elleri bağlı şekilde yatıyordu. Başlarında ise silahlı adamlar bekliyordu.
Emine neler olduğunu anlamadan panikle odaya girdi.
Çekmecedeki silahı almak için yönelmişti ki giyinme odasındaki yüzü maskeli adam kadının arkasından gelip silahı almaya çalıştı.
İkili arasındaki çekişme silahın ateş almasına neden oldu.
Beyler o sırada Façalı evinin önüne gelmişti. Duyulan silah sesiyle herkesin yüreği ağzına gelmişken Haşmet öfkeden kendisini kaybetmişti.
Gelişi güzel adamlara sıkmaya başlayınca diğerleri de ona eşlik etti.
...
Dışardan gelen silah sesleriyle Emine birilerinin geldiğini anladı.
Az önce odada patlayan silah ise boşa gitmişti. Adam silahı eline alıp kadını bir hışımla itince Emine dengesini kaybederek yatağa düştü.
Emine korkuyla bağırdı.
"Ne istiyorsun? Benden ne istiyorsun?"
Adamın gülmesiyle daha çok korkmaya başlamıştı.
Adamın üstüne doğru gelmesiyle yardım çığlıkları atmaya başladı. Kendini korumak için adama vuruyor onu üzerinden savurmaya çalışıyor ancak gücü yetmiyordu.
Saniyeler sonra adamın maskesi yanlışlıkla çıkınca Emine hem şok olmuş hem de içinde bulundukları vaziyetten dolayı daha da korkmaya başlamıştı.
Ne silah sesine ne de yardım çığlıklarına rağmen kimse onu kurtarmaya gelmemişti.
Emine Fikret'i üzerinden itmeye çalıştıkça Fikret daha çok kadına doğru sokulmaya çalışıyordu.
...
Haşmet koşar adımlarla merdivenlerden çıktı. Odanın kapısının kilitli olduğunu anlayınca kapıya sert bir tekme attı.
Kapının açılmasıyla odaya daldı.
Fikret'in Emine'ye zorla dokunmaya çalıştığını görünce kan yeniden beynine sıçradı.
"Ulan köpek!"
Fikret'i ensesinden tuttuğu gibi yere fırlattı ve öldüresiye dövmeye başladı.
Haşmet'in gözü şimdiye kadar öfkeden hiç bu kadar kararmamıştı.
Hiç durmadan Fikret'in yüzüne yumruklar atıyordu.
Emine ise hala şoktaydı. Haşmet'in odaya girmesiyle yatağın üzerinden titreyerek inip odanın en gerisine doğru yürüdü. Sırtı duvara çarpınca istemsizce olduğu yere çöktü.
...
Beyler dışarıyı temizledikten sonra koşar adımlarla eve girdiler.
Haşmet kan ter içinde kalmış vaziyette Fikret'i hala dövüyordu.
Hızır bir Haşmet'e bir de duvarın dibine çökmüş olan ablasına baktı. Emine titreyerek ağlıyordu.
Beyler Haşmet'i durdurmak için odaya girdiler.
"Haşmet tamam yeter!"
"..."
"Abi bırak!"
"..."
"Haşmet Abi!"
Hızır odaya girip Haşmet'e doğru yürüdü.
"Ölmüş Haşmet."
Haşmet kimseyi umursamıyordu.
"Ölmüş tamam dur artık!"
"..."
"Fikret ölmüş Haşmet!"
Haşmet'i güç bela Fikret'in üzerinden kaldırmışlardı.
Haşmet nefes nefese ayağa kalktı. Beklenmedik bir anda belindeki silahı Fikret'e doğrultup cansız bedenini mermi yağmuruna tuttu.
Ve arkasındaki duvarın dibine çöktü. Karşısındaki duvarın dibinde titreyerek ağlayan karısına baktı.
Hızır durumu anlayınca beylere işaret etti. Fikret'in cansız bedenini paketleyip sürükleyerek odadan çıkardılar.
Herkes çıkınca Haşmet'te ağlamaya başladı. Emine'nin halini öyle gördükçe içi paramparça oluyordu.
Gözyaşlarını silerek ayağa kalktı. Karısının yanına geldiğinde yavaşça yere çöktü.
Emine'ye sarılmak için kendisine doğru çekmeye yeltendi ki Emine korkarak bedenini daha da geriye çekti.
Kadına doğru uzattığı eline baktı. O şerefsizin kanı vardı. Onu daha fazla korkutmak istemediği için sessizce ayağa kalktı.
Banyoya giderken bakışları aynadaki yansımasına kaydı. Sadece ellerinde değil her yerinde kan lekeleri vardı.
...
Aradan birkaç saat geçmişti. Çakırbeyliler Fikret'in cansız bedenini alıp gitmişlerdi.
Ömür ve Didem olanları öğrenince alelacele eve gelmişlerdi. Emine'ye ılık bir duş aldırmış sonra odayı temizlemişlerdi.
Haşmet ve Tipi ise salonda sessizce oturuyorlardı. İkisi de konuşacak durumda değildi.
Haşmet oturduğu koltuktan kalkıp merdivenlere yöneldi.
Yatak odasının önüne gelince başını kapıya yasladı. Bir süre o şekilde kaldıktan sonra kapıyı araladı.
Ömür ve Didem onu görünce yataktan kalkıp kenara çekildiler. Emine ise sırtı onlara dönük vaziyette yatıyordu.
Haşmet eliyle işaret edince Ömür ve Didem odadan çıktılar.
Haşmet kapıyı kapatıp yatağa yaklaştı.
"Özür dilerim. Daha erken gelmeliydim."
"..."
Eliyle kadının saçlarını okşamaya çalıştı.
"Emine güzelim bak bana."
Emine yaşadığı anı aklından silemiyordu. Düşündükçe midesi bulanıyordu. Kimse ona dokunsun istemiyordu. Bu yüzden Haşmet'in ona dokunmasına izin vermeden yataktan kalktı.
Haşmet karısının kötü halde olduğunu biliyor ancak kendisine mesafe koymasını anlamıyordu.
Tek yapmaya çalıştığı karısına yardımcı olmaktı. Tek istediği onu mutlu etmekti. Ama ne yazık ki Emine izin vermiyordu.
Emine ayağa kalkıp banyoya gidecekti ki kadını kolundan tutup kendisine döndürdü.
Emine bir anda kolunu çekip hızlıca banyoya gitti.
Haşmet sakin olması gerektiğinin farkındaydı. Onu yalnız bırakmanın iyi olacağını düşünerek odadan çıktı.
Odanın kapısını kapatıp oraya çöktü.
Emine kapı sesini duyunca hıçkırarak ağlamaya başladı.
O banyoda ağlarken kapının önünde olan Haşmet'inde ondan bir farkı yoktu. Haşmet sesinin çıkmaması için yumruğunu ısırdı.
Her ikisi de bundan sonra hayatlarının kolay kolay eskisi gibi olmayacağını biliyordu.
Onlara bir mucize gerekliydi...