10. Bölüm

690 28 27
                                    

Hızır toplantı için herkesi fidanlığa çağırmıştı. Masada sadece iki sandalye boştu. Neden toplandıklarını anlayamayanlar Fikret'in hastanede olmasından dolayı toplantının başlaması için Ferman'ın gelmesini bekliyordu.

Haşmet arabasından inip masaya doğru yürürken masadakiler de kendilerine doğru gelen Haşmet'i gördüler. Haşmet boş olan sandalyenin arkasına geçip sandalyenin yaslanma kısmına ellerini koydu. Alparslan'a bakarak Ferman'ın güvende olup olmadığını bakışlarıyla sordu. Alparslan kimse farketmeden Haşmet'i gözleriyle onayladı.

Haşmet oğlunun güvende olduğundan emin olunca kendisine bakan meraklı gözlere dönüp boğazını temizleyerek konuşmaya başladı.

"Öncelikle oğlum Ferman geçirdiği rahatsızlık nedeniyle bir süre masa toplantılarına katılamayacak. Birçoğunuz benim neden buraya geldiğimi sorgulayan gözlerle bana bakıyorsunuz. Sizleri daha fazla merakta bırakmayıp derhal söyleyeyim. Hızır'a masayı toplamasını ben söyledim. Fikret'i kendi silahıyla ben vurdum."

Haşmet belindeki Fikret'e ait olan silahı çıkarıp masanın üzerine koydu.

"Silahtaki parmak izleri bana ait. Birkaç gün önce masanın kurallarını çiğnemeden Fikret'i öldürebilmek için masadan kalktım zaten hepiniz yaptığım bu hamle ile Fikret'i öldüreceğimi anlamıştınız. Herkes öğrendiğine göre toplantı burada bitmiştir beyler."

Haşmet'in söylediklerini ilk kez duyanlar her ne kadar Haşmet'in böyle bir şey yapabileceğini tahmin etselerde şaşırmışlardı. Haşmet kimsenin bir şey söylemesini beklemeden masayı terk etti. Haşmet'in ardından Behzat ve Tipi'de masadan kalktılar.

"Hızır bu Haşmet ne dediğinin farkında mı? Hem masamızda oturan adamı vuruyor hem de elini kolunu sallayarak gidiyor!"

"Haşmet'in söyledikleri gayet açık ve net. Herkes de anladı bu yüzden boşuna nefesini tüketme Feyyaz. Seni bilmem ama ben Haşmet'e karşı bir hamle yapmayı düşünmüyorum."

Hızır lafını bitirip masadan kalkıp yürümeye başladı. Hızır'ın kalktığını gören İlyas ve Alparslan'da peşinden ayaklandılar. Herkes arabalarına binip fidanlıktan çıktı.

Bundan sonra hamle yapma sırası tahmin ettikleri gibi Feyyaz'ındı. Feyyaz Fikret'in ortaklarıyla iletişime geçecek böylelikle örgütünde bu durumdan haberi olacaktı.

Façalı evinde ise kadınlar diken üstündeydi. Haşmet'in sağsalim eve gelmesi için dua ediyorlardı. Zaman geçtikçe Emine'nin umudu da kayboluyordu. Birkaç saat sonra bahçeye giren arabaların sesini duyup koşar adımlarla evin dışına çıktılar.

Emine ellerini birbirine kenetleyip çenesine koydu. Endişeli gözlerle kocasının arabadan inmesini bekliyordu. Behzat, Tipi ve Hakan dışında kimseyi göremeyince korkuyla onlara doğru koştu. Behzat yengesini kollarından tutarak konuşmaya başladı.

"Sakin ol yenge. Abim toplantıdan sonra Alparslan ile gitti. Ferman'ın durumuyla ilgili yalnız konuşacaklarmış. Hızır Abide bizi çağırdı. Hadi hazırlanın da çıkalım. Abimler de işlerini bitirip oraya gelirler."

Emine derin bir nefes alıp sakinlikle konuştu.

"Oğlum iyi mi Behzat?"

"İyi yenge merak etme. Güvenlik nedeniyle abim Ferman'ın yerini kendisi ve Alparslan'ın dışında birinin bilmesini istemiyor."

"Ben onun annesiyim."

"Abim böyle uygun gördü yenge. Yarın öbür gün ne olacağını bilmiyoruz. Ferman'ın yerini bilmemen senin hayatın için daha iyi olur."

K A R A     S E V D A Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin