Yep yeni bi kurgu umarım akıcı ve beğenilen bi kurgu olur.
Bölümü yorumlamayı ve yıldızlamayı unutmayın. ✨
Sabahları hep bi sıradanlığa uyanmak. Artık günlük rutinim gibi olmuştu. Evet her akşam olduğu gibi her sabahta aynı güne uyanıyorum. Günlerdir hiç bitmeyen bi sitres altındaydım. Sınav haftası gerçekten kötü geçiyordu.
Bütünlemeye kalmamak için elimden geleni ne kadar yapsamda durumlar kötüydü. Bu sabahta moral bozukluyla açmıştım gözlerimi. Ben Hazan Kayalar sürekli depresif bi halde olan ve kolay kolay kimseye güvenmeyen kız.
Hazırlıklarımı bitirip hızlıca evden çıktım. Otobüsü yakalamak için koşmaya başladım. Otobüs yakalama bahanesiyle sabah sporumu da yapmış oluyordum. Otobüse bindiğimde en arkaya geçtim kulaklığımı takıp yolu izlemeye başladım.
Şehrin kalabalığı insanların koşturması bi maroton gibiydi. Herkes bir yere yetişmeye çalışıyordu herkes kalabalığa karışıp, kalabalığın içinde kendini kaybediyordu.
Okula vardığımda kulaklığımı çıkarttım. İçeri girdiğimde bahçedeki öğrencilerin içeri doğru hareket ettiğini gördüm.
"Hazan!"diye bağırdı arkamdandan biri.
Hızlıca arkamı dönüp bana seslenen kişiye baktım. Emir bütün şapşallığı ve yakışıklılıyla karşımdaydı.
"Efendim Emir"dedim olduğum yerde kalarak. Bi iki adım atıp mesafeyi kapattı. Şuan tam karşımdaydı.
"Nasıl, çalıştın mı? Bu gün fena girecek sınavlar var"dedi alayla.
Bu çocuğun relax hallerinin keşke birazı bende olsaydı. Hiçbir şeyi umursamayan ve her girdiği ortamda sevilen bi tipti Emir.
"Emir kardeşim sabah sabah hiç çekilmiyorsun"dedim tek kaşımı kaldırarak.
"Sus be terbiyesiz abiye öyle denmez"dedi.Evet Emirle aramızda sadece bir yaş vardı. Sadece bir yaş olmasına rağmen o beni küçük kardeşi olarak görüyordu. Emirle liseden berri arkadaşdık.
"Hadi içeri geçelim"dedim huysuzluğum bugün gene üstümdeydi.
"Selin ve Arzu nerde?"dedi Emir.
"Gelirler birazdan"dedim okula doğru yürümeye başlamıştım.Selin ve Arzu da lise arkadaşlarımızdı. Bizim hepimizin tek bi üniversite hayali vardı. Ve hepimiz o hayali gerçekleştirmiştik.
Sınıfa girdiğimde herkes yerlerindeydi. Bizim yerimiz yine her zamanki gibi belliydi. Emirle beraber yerimize ilerledik. Çok geçmeden Selin ve Arzuda gelmişti.
Son derslere doğru kafam artık kazan gibi olmuştu. Masanın altında duran telefonumun ışığı yandı. Çaktırmadan kafamı masaya koydum. Telefonuma baktığımda bildirimin Instagram'dan geldiğini fark ettim.
Bir Yeni Mesaj!
Mesaj isteklerime gelen yazıyla kaşlarımı çattım. Üstten yazdığı şeyi okumak için ekranı aşağıya indirdim.
"Merhaba"yazmıştı. Kullanıcı adından isminin Uday olduğunu anladığım şahıs.
Mesaja cevap vermek yerine öylece bıraktım. Hala isteklerde duran mesaj hiç ilgimi çekmiyordu.
Zilin çalmasıyla kafamı sıradan kaldırdım. Eşyalarımı toplayıp ayağa kalktığımda kızların beni beklediğini fark ettim.
"Biri bana yazmış"dedim dan diye.
İkiside kaşlarını çatmış suratıma bakıyordu.
"Sen ne yaptın peki?"dedi Selin.
"Hiçbir şey"dedim açıklık getirerek.Suratıma atılan bakışların anlamını biliyordum.
"Kızlar hadi ama yapmayın, bu aralar kimseyi çekemeyeceğim malum sınav haftası"dedim.
Selin gülerek kafasını iki yana salladı.
"Bebeğim bu gün sondu bitti!"dedi Arzu sevinçle.
Gerçekten bitmişti. Bugün son sınavlar yapılmıştı. Şimdi asıl mesele gelecek olan sonuçlardı. Okuldan çıktığımızda telefonumu sessizden aldım. Ve yürümeye başladım hafif çisilen yağmur ve etrafa yayılan o rahatlatıcı toprak kokusu. Bütünleşmiş ruhuma işliyordu derin bi nefes alıp yürümeye devam ettim.
Minibüse bindiğim de ayakta kalmıştım. Oldum olası şu ayakta kalma mevzusu beni hep sinir ederdi. Telefonuma gelen bildirim sesiyle irkildim. Tekrar Instagram'dan gelmişti.
Bir Yeni Mesaj!
Hadi ama gerçekten mi? Kimdi bu gizli hayran? Farklı bi hesaptan yazılmıştı. Dengemi sağlamakta güçlük çeksem de telefonuma gelen bildirimi merak etmiştim. İsmi bu seferde Ufuktu. Uday mı? Ufuk mu? Yazdığı mesaj aynıydı.
"Merhaba"demişti. Ama eminim ki merhabadan daha fazlası vardı bu gizimle adamda.
Mesajına cevap vermeyip kapattım. Kimseyle uğraşamayacaktım. Ne tahammülüm vardı ne de zamanım. Her ne kadar merak etsemde umursamadım.
Telefonumu cebime koyup aşağıya indim. Bir durak önce inmiştim yürümek iyi gelecekti. Yazan kişi takip isteği atmıyordu. Merhaba yazıp bırakıyordu.
Ne kadar da medeni ama.
İzleniyor hissi normal miydi? Hayır hiç normal değildi. Ya paranoyak olmaya başladım yada gerçekten takip ediliyordum. Bunu anlamanın tek bir yolu vardı. Oda karışık sokaklar.
Önüme çıkan ilk sokağa girdim. Göz ucuyla arkama baktığımda şapkalı bi adam gördüm. Çenesi ve ağzından başka hiçbir yüz hattı gözükmüyordu. Sokak iki yola ayrılıyordu. Sola girdim ne hızlı yürüyordum ne de yavaş aksine sakin bi tavırdaydım. Adamın sokağa girdiğini görünce gülümsedim. Doğruydu takip ediliyordum.
Telefonuma gelen bildirim sesi artık sinirlerimi bozuyordu.
Bir Takip İsteği!
Hesabın ismi şimdide Utku olmuştu. Gerçekten mi? Adamın U harflerine ya takıntısı vardı yada karşısında ki insanı salak sanıyordu. Takip isteğini öylece bırakıp telefonu kapattım. Utku mu? Uday mı? Ufuk mu? Hangisiydi?
Bunlardan hiçbiriydi arkamda ki adam sinirlerimi daha çok bozuyordu. Gerçek isim neydi? Hangi insan üç hesap açıp sadece U harfiyle olan isimler koyardı ki.
Çok güzel artık iki yeni mesajım bir de takip isteğim vardı. Hayranlarım artmış bulunuyordu. Sokağın ortasına geldiğimde artık yorulmuştum. Derin nefes alıp kendimi toparladım.
Bianda arkamı döndüğümde adam önce duraksadı ama kafasını kaldırmadı. Gözlerini göremiyordum. Siyah kapşonlusu ve kafasına taktığı siyah şapka onu tamamen örtmüştü.
"Hey dur!" diye bağırdım.
Sokağın ortasındaydım etraftaki insanların bakışları beni buldu. Saatlerdir beni takip eden adam arkasını dönmüş bakmıyordu.
"Sana diyorum dur!" diye bağırdım.
Adamın adımları hızlandı. Sokağın köşesinden dönmüştü. Öylece kalıp gidişini izledim. Bende Hazan Kayalarsam bu adamın gizemini çözmek için elimden gelen herşeyi yapacaktım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKİPÇİ +18
General Fiction"Hey dur!" diye bağırdım. Sokağın ortasındaydım etraftaki insanların bakışları beni buldu. Saatlerdir beni takip eden adam şimdi arkasını dönüp bakmıyordu. "Sana diyorum dur!" diye bağırdım. Adamın adımları hızlandı. Sokağın köşesinden dönmüştü...