Bayadır konuşmuyoruz güzellerim:)
Nasılsınız. Beni sorarsanız bütün haftalarım yoğun geçiyor meslek lisesi olduğum için meslek derslerim de ayrı bi zorluk katıyor. Ve seneye büyük bi sınav var üniversite sınavı halimden anlayacaksınız zaten;)
Zaten bölümlerin gelişinden de fark ediliyor Güzel Katilde her hafta çarşamba günü bölüm atan ben Takipçi'de nerdeyse iki üç hafta sonra atıyor.
Boşladığımdan değil aslında gerçekten vakit bulamadığımdan günler üstüne derslerin verdiği yoğunluk beynimi yoruyor. Böylelikle bölüm yazmakta zorluk çekiyorum ama hepinizi çok seviyorum<33
✨
Günlerdir aynı şeyler tekrarlanıyordu. Okula git gel ders çalış geleceğine dair yatarımlar yap. Herşeyin üst üste gelmesi ayrı bi yoruyordu.
İsmini ve soy ismini öğrenmiştim ama belki tedbir almıştır diye okulda hala kim olduğunu araştırmamıştım. Emir ve Selin'in gözlemlerine göre Uday Kahraman adlı kişi hiçbir listede yoktu.
Arzu kızlar tuvaletinde bir kaç kişinin birinden bahsettiğini ama kızların bir türlü ona ulaşamadığını çok gizemli takıldığını anlatmıştı. Ama Udaydan mi yoksa bambaşka birinden mi bahsediyorlardı bilmiyorduk.
Kaba bir tabirle elimiz boş götümüz yaş bir şekilde haftayı geçiyorduk.
"Şaka gibi ya sen git koskoca başkomiser ol ama telefonda bi yer tespit edeme"dedi Selin söylenerek.
Gözlerimi devirdiğim de bakışlarını bana çevirdi.
"Yalan mı kızım adamın herşeyi var bi adresi yok neymiş telefonun sistemi sağlammış lan sen başkomisersin kendine gel dimi yani"dedi Selin.
Cengiz başkomisere oldukça sinirliydi. Çünkü doğum günümden sonra tek açıklaması telefonun sistemi kuvvetli kimlik tespiti yaptığımız halde adrese ulaşamadık başarısız diye haber vermişti. Hep beraber Selinin bir yerde haklı bir yerde haksız söylenmelerini dinlerken caffenin kapısının içerisinden Selim girdi.
Bize doğru gelmeye başladığında bakışlarımı Emire çevirdim. Dişlerini gıcırdatıyordu.
"Selin bir dakika gelir misin?"dedi sakin bi tavırla.
Selin ayağa kalkacağı sırada Emir Selinin kolundan tutup sandalyeye oturttu.
"Nereye geliyor ve niye geliyor?"dedi sert bi şekilde.
"Emir!"dedim uyarı dolu bi tonlamayla.Sert bakışları beni bulduğunda bi anda durdu Selinin kolunu hala tutmaya devam ediyordu.
"Soruma cevap versin"dedi. Selim sesli bi nefes verip boğazını temizledi.
"Niyetim sıkıntı çıkartmak değil"dedi.
"Çıkaramazsın zaten"dedi Emir.Selin kafasını Emire çevirdiğinde şaşkınlıkla suratını izliyordu.
"İki dakika sadece konuşmak istediğim bi mesele var?"dedi izin ister gibi.
Emir elini çektiğinde Selin tekrar ayağa kalktı.
"Sadece iki dakika"dedi.
"Sanane Emir!"diye bağırdım.Etraftaki bakışlar bize yöneldiğinde sesimi alçalttım.
"Ne demek sanane?"dedi sessiz ama bi o kadar da etkili sesiyle.
"Emir söyle ona gerçeği sende kurtul bizde o kıza da yazık"dedim halden anlar bi tavırla.
"Bu kadar kolay değil"dedi kafasını iki yana sallayarak.Geriye yaslandığım da Arzu nefesini sesli bi şekilde bıraktı. Gözlerim ikisinin olduğu noktaya kilitlenmişti. Yanlarında sanki biri daha vardır ama yok gibiydi de anlam veremiyordum. Biraz daha dikkatli baktığımda yan taraflarında siyah kapşonlu birini gördüm bu o olabilir miydi?
Ayağa kalktığımda başını öne eğdi ona doğru yürüyeceğimi fark ettiğinde ayağa kalktı. Bu sefer bağırmakla uğraşmayacaktım.
"Benim bi işim var gelicem hemen!"dedim Emir ve Arzuya seslenerek.
Caffeden dışarı çıktığı anda bende çıktım. Ona belli etmesemde şuan birini takip ediyordum ve üstümde ki gerginlik beni panikletiyordu.
Sakin adımları insanı çileden çıkartabilecek cinstendi. Önümüze çıkan ilk sokağa girdiğinde adımlarımı yavaşlattım. Yokuş yukarı çıkıyordu. Arkayı döneceği sırada kendimi geri çektim.
Anlamıştı. Şuan benim onu takip ettiğimi biliyordu. Sağa girdiğinde yaptığı taktiği anlamıştım.
Karışık sokaklar...
Benim yaptığımı yapıp kafa karıştıracaktı ama bu sefer hiç şansı yoktu. Sola girdiğinde vakit kaybetmeden bende girdim. Adımlarını hızlandırdı, hızlandırdı ve hızlandırdı. Bi anda koşmaya başlamasıyla afalladım. Kısa sürede kendime gelip koşmaya başladım.
Yokuş yukarı koşmak hiç kolay değildi ve ona rağmen hızlı koşuyordu. Dümdüz koşmaktan vazgeçmiş gibi sola girdi.
Hadi ama artık vazgeçmeliydi.
Çok yorulmuştum ama ona rağmen peşini bırakmıyordum. Telefonumun sesiyle irkildim. Oda telefonumun sesi duymuş olacak ki daha da hızlandı. Telefonumu açmak yerine koşmaya devam ettim. Daha ne kadar böyle devam edicekti?
Adımları sakinlediğin de benim için yaptığını anladım. Çünkü telefonum susmak bilmiyordu. Telefonu elime aldığımda Emir'in aradığını fark ettim. Dikkatim dağılıyordu.
Kalabalık...
Tam karşımda yoğun bi kalabalık vardı. Önümde iki seçenek vardı ya o telefonu açıp dikkatimin dağılmasına izin verecektim ya da takip etmeye devam edicektim. İkinci seçeneği seçip Emiri meşgule attım.
Kalabalığın arasında zar zor seçiliyordu. Şuan yaptığım şey bi film seneryosu olsaydı aksiyonlu ve gerilimli bi konusu olurdu. Ama film sahnesi değildi ve gerçekteydim.
Sokağa girdiğinde yorulmuştum pes etmek benlik değildi ama tam şuan pes etmek istiyordum. Sokağa gireceğim sırada elleri belime dolandı. Çığlık atacağım sırada elini ağzıma kapadı.
Sokakta kimse yoktu bir binanın önündeydik. Aklımdan bin bir türlü seneryo geçerken sesiyle kendime geldim.
"Çok inatçısın gün ışığı"dedi dudakları gülümsüyordu. Yine her zaman ki gibi çenesi ve dudaklarını görüyordum kafasını öne eğmişti.
"Uday"dedim nefesimi zar zor topluyordum. İsmi ilk defa dudaklarımın arasından çıkmıştı. "Artık bitsin göster kendini yetmedi mi bu kadar aksiyon"dedim.
Gülümsedi bakışlarım dudaklarına sabitlenmişti. Belime dolanan elleri yavaşça geri çekildi. Hareketsiz bir şekilde ne yapacağını izliyordum.
Eli kapşonuna gittiginde bakışlarımı dudaklarından çektim. Kapşonuna yavaş yavaş açtığında siyah saçları ortaya serildi. Güneş ışınları saçlarına vuruyordu. Gözlerimi gözlerine çevirdiğimde siyah gözleri siyah gözlerime sabitlenmişti.
Gülümsüyordu.
Bana doğru adım attığında aramızda ki mesafeyi kapattı.
"İşte şimdi oldu mu dersin?"dedi.
Cevap vereceğim sırada dudakları dudaklarıma kapandı. Öpmüyordu sadece dudakları dudaklarımın üstünde duruyordu. İtmemiştim itmek istememiştim.
Bugün Uday Kahramanı ilk gördüğüm gün.
Bugün Uday kahramanın dudakları dudaklarımın üstüne kapandığı gün.
Yutkundum, yutkunmakla yetindim sadece.
Güzel Katilde de dediğim gibi BOMBA GİBİ BİR BÖLÜMDÜ🎉🎉
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAKİPÇİ +18
General Fiction"Hey dur!" diye bağırdım. Sokağın ortasındaydım etraftaki insanların bakışları beni buldu. Saatlerdir beni takip eden adam şimdi arkasını dönüp bakmıyordu. "Sana diyorum dur!" diye bağırdım. Adamın adımları hızlandı. Sokağın köşesinden dönmüştü...