10.Bölüm:

383 21 57
                                    

Çok kısa bir süre gözlerimi kapadım. Olanları idrak etmem için yapmam gereken tek şey buydu. Kendime geldiğimde hızlıca itip kendimden uzaklaştırdım. Bi iki adım gerilemişti.

Hiç beklemediği anda ona doğru adım attım. Tokadı suratına geçirdiğimde çıkan ses vicdanımı uyandırsada yana eğilen suratına baktım.

Bakış açıma dudakları girdiğinde yakasından tutup bana bakmasını sağladım. Kendime engel olmayı bırakıp dudaklarını öptüm. İlk başta afallasa da karşılık vermeye başladı.

Sakin bir şekilde öpüyordu acelesi yokmuş gibi bu ana bizi hapsetmek istiyormuş gibi.  Gerçekten önce tokat atıp sonra dudaklarına yapıştım.

Evet bunu yaptım...

Dudakları dudaklarımdan ayrılırken derin bi nefes aldı.

"Gün ışığı?"dedi sessizce. Hazan dememişti gün ışığı diye seslenmişti. Gözlerim kapalı gülümsedim.
"Eğer pişman olmamı istemiyorsan sus"dedim gülümseyerek.

Kahka atmaya başladığında gözlerimi kapalı tutmaya devam ettim.

"Eğer dudaklarıma yapışacağını bilseydim çok önceden çıkardım karşına"dedi gülerek.
"Uday"dedim utançla yüzümü kapatarak. İsmi ilk defa ağzımdan çıkıyordu. Ve şuan kanlı canlı karşımdaydı.

Ellerimi yüzümden çekip karşımda ki yabancıya baktım. Yabancı ama dudaklarına yapıştığım adam:)

"Sen?"dedim daha dikkatli bakarak. O kadar çok tanıdık geliyordu ki.
"Ben?"dedi yanağında ki çukurları belli ederek.
"Uday"dedim doğru cümleyi bulmak ister gibi.
"Gün ışığı"dedi artık söylememi bekler gibi.

Yutkundum. Şuan ki kelimesi o kadar çok hoşuma gidiyordu ki mesajlarda değil kanlı canlı karşımda kuruyordu cümlesini.

Telefonumun çalmasıyla irkildim. Emir arıyordu.

"Bu sefer özel harekata haber vermiş olmasın"dedi kahka atarak, eğleniyordu.
"Uff Emir işte her zaman ki gibi"dedim gülümseyerek.

Ondan uzaklaşıp telefonu açtım.

"KIZIM SEN BENİ DELİRTMEYE Mİ ÇALIŞIYORSUN, MERAKTAN GEBERELİM Mİ İSTİYORSUN SEN NE İSTİYORSUN HAZAN!"diye bağırıyordu. Kulaklarım ağrımaya başladığında telefonu uzaklaştırdım.

"O TELEFONU KULAĞINA DAYA CADI, SEN BENİ MERAKTAN ÖLDÜRÜRSÜN"dedi sesi dışarı vuruyordu. Gülmeye başladığımda neye güldüğümü bilmiyordum. "Ya bir de gülüyor"dedi bağırması ve sesinin sertliği yumuşamıştı.

Kısaca nediyebilirdim ki Emir ben Udayı buldum desem yanıma gelmek isteyeceğine adım kadar emindim.

"Emir ben iyiyim beni merak etme yarım saat sonra görüşürüz"tek nefeste hızlıca kurmuştum cümlemi konuşmasına fırsat vermeden telefonu kapattım.

Udayın şaşkın bakışları üstümdeydi anlam veremiyordu.

"Eğer ki"dedim aramızda ki sessizliği bölerek. "Eğer ki seni bulduğumu söyleseydim buraya gelmek isteyecekti ve ağzını burnunu dağıtacaktı"dedim normal bir şeyden bahsediyormuş gibi.

Söylediğim cümlelere daha çok şaşırmış olacak ki kaşlarını kaldırdı.

"Yapma ya gerçekten öyle mi olurdu?"dedi alayla.
"Kesinlikle"dedim kendimden emin bir şekilde.

Bana doğru yürümeye başladığında kalbimin atışını bir kere daha hissettim. Ellerinin odak noktası belim olunca içimde ki tarif edilemez his kendini belli etti.

"Emin ol"dedi kulağıma doğru eğilerek. "Emin ol sen yanımdayken kimse bir şey yapmaya kalkışamaz buna o çok sevgili arkadaşın da dahil"dedi fısıltıyla.

Ellerimi omuzlarına yerleştirip hafifçe ittim. Ellerini belimden çektiğinde derin bi nefes aldım.

"Kimsin sen Uday Kahraman? Neden hakkında bir şey bilmiyorum? Neden tanımadığım birini öptüm ben? Neden tanıdık biri hissi veriyorsun bana?"dedim içimde ki soru işaretleri bir bir dilime vurmuştu.

Güçlü bi kahka attığında neye güldüğünü anlamadım.

"Bu kadar nedenin arasında çünküleri sen yarattın gün ışığı"dedi.

Neydi şimdi bu?

"Uday Kahraman ben çok ciddiyim"dedim otoriter bi seste kollarımı birbirine bağlayarak konuşmuştum.

Aynı hareketi kendi yapınca şaşkınlıkla suratına baktım.

"Bende çok ciddiyim Hazan Kayalar"dedi ardından gülümsedi. "Kahve içmeye nedersin?"dedi.

Bilerek mi yapıyordu daha çok nasıl çıldırtabilirim testini mi deniyordu?

"Hemen hayır deme"dedi ısrarla.
"Peki ne zaman diyim?"dedim.
"Hazan, sorularının cevabını böyle ayak üstü alabileceğini düşünmüyorsun dimi"dedi.

Yalan söylemek bana göre değildi.

"Tam olarakta bunu düşünüyorum"dedim.
"İyi o zaman hiç bir zaman cevaplarını alamayacaksın"dedi arkasını dönerek.

Yürümeye başladığında ne yapmam gerektiğine karar veremiyordum. Herşey çok hızlı ilerliyordu.

"Dur!"diye bağırdım. Adımları durduğunda hala yüzünü bana dönmemişti. "Tamam kabul ediyorum"dedim.
"Takip et!"dedi yürümeye başladığında.

Yürümeye başladığımda boyunun ne kadar uzun olduğunu yeni fark ettim. Sokağı döndüğümüzde siyah Mercedes gözler önüne serildi.

"Şaka yapıyorsun"dedim gülerek.
"Neye?"dedi
"Araba?"dedim soru sorarcasına.
"Evet, atla hadi"dedi.
"Nesin sen Alphan Eroğlu mu böyle Mercedesler falan"dedim gülerek.

Bana doğru döndüğünde gülümsemem suratımda donup kaldı.

"O kim?"dedi sinirle.
"Gangster çetesi boşver uzun hikaye kitap karakteri olarak bil sen onu"dedim kısaca.

Arabaya bindiğimde aklımda ki düşünceler yoğunlaştı. Kimse beni Alphan Eroğlu kadar sevmeyecekti çünkü biliyordum o bir kitap karakteriydi. Ne ben Aysima Yıldırımdım ne de şuan şoför koltuğunda oturan adam Alphan Eroğluydu.

Araba durduğunda bakışlarım Caffenin kapısına deydi. Kalabalık bir yer değildi.
Arabadan indiğinde oyalanmadan indim.

"Sessiz bir yer gibi"dedim.
"Kapattırdım"dedi öylesine bir şeyden bahseder gibiydi ses tonu.
"Çüş ne?"dedim yüksek sesle.

Elimi tuttugu anda donup kaldım.

"Sorduğun soruların cevapları kalabalık ortamda verilecek gibi değildi gün ışığı"dedi.

Eli elimdeydi. Şuan hiçbirşeyi duymuyordum tek takıldığım nokta elinin elimde oluşuydu.

Masalardan birine oturduğumuz da sıcacık kahvenin saçtığı koku kasılan vücudumu rahatlatmıştı.

"Kafam da hiçbir soru işaretinin kalmayacağına emin misin?"dedim.

Gözleri gözlerime kilitlenmişti. Beni kendine inandırmak istermiş gibi bakıyordu.

"Hiç olmadığım kadar eminim"dedi etkili bir şekilde.
"Ya daha da çok karışırsam?"dedim.
"Karmaşıklık iyidir sıradanlığı kurtarır"dedi.

Kahvemi elime alıp bi yudum içtim arkama yaslandığım sırada hala beni izliyordu.

"Başlayabilirsin Uday Kahraman en ince detayına kadar"dedim hatırlatma yapar gibi.
"Hazırsan"dedi.
"Hiç olmadığım kadar"dedim.

Gülümsedi, gülümsedim.

"Başlayalım o zaman"dedi.

TAKİPÇİ +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin