15: "soru işaretleri."

6.1K 527 166
                                    

medya: lana del rey, if you lie down with me

merhabalar. :)

nasılsınız?

zeus, bilmem kaçıncı kez cb yapıyor.

umuyorum ki hâlâ bölüm bekleyen, fici unutmamış olan insancıklar vardır.

lafı uzatmayayım, keyifli okumalar diliyorum yavrular.

***

"emin misin bebeğim, iyi olduğuna?"

kim taehyung, yeni uyandığından ötürü olabilirmiş gibi daha da derinleşen ve boğuklaşan kalın sesini, üzerimde kullanmaya bayılırdı.

dizlerimi tir tir titretebilecek bir ses tonuna sahipti ve bunun bilincinde olarak, kullanmaktan asla çekinmezdi.

yüz üstü bir vaziyette uzanıyordum, üzerimdeki bedenin sıcaklığı iyice mayışmama sebep olarak bana tüm ağrılarımı kısa bir süreliğine de olsa unutturmuştu ve yan bir şekilde başımı koyduğum yastığa, daha çok sokulmuştum. "eminim." dedim, sağ omzumun üzerinde hissediyor olduğum bıçağın soğuk metaline rağmen. dün geceden kalma mum damlalarını soyuyordu, dikkatli bir şekilde. "çok iyiyim hatta." diyerek devam ettim, kısılan sesimle. kıkırdayışı kulaklarıma dolduğunda ister istemez ben de gülmüştüm ve gülüşüm, aynı omzumun üzerinde aniden hissettiğim ıslak ve sıcak dudaklardan ötürü çoğalmıştı.

belimin üzerindeydi bedeni. asla ağırlığını vermiyor ve beni rahatsız etmiyordu. aksine çok güzel hissediyordum. parmakları, öpücükleri, çok güzel hissettiriyordu. "sesin," tek elinin parmakları omzumu okşarken, diğer eliyle tutuyor olduğu bıçak, sırtımın ortalarında dolanıyordu. "kısılmış sanki, hm?" fısıltı misali çıkan sesiyle, kulağımın üzerine doğru konuştuğunda, içimden küfür ediyordum.

keşke sadece sesim kısılmış olsa.

boğazım fena hâlde sızlıyordu.

her yutkunuşumda, fena hâlde sızlıyordu ve zorlanıyordum. lakin şikayetçi olduğumu asla söyleyemezdim.

kim taehyung, insanı asyalı olduğundan şüphe ettirebilirdi.

siktir, zaten tam olarak asyalı değil.

"öyle olmuş." diyerek cevapladım onu, başımı yastığın yumuşak, saten kılıfına sürterken. yeniden kıkırdadı. yavaşça belimin üzerinden kalktı ve aynı yavaşlıkta bacaklarımın üzerine yerleşerek, elleriyle bu kez belimi buldu. "güzel, sevdim bunu." derin sesiyle konuşarak kulaklarımı bir kez daha kutsadı ve kasıklarıma inanılmaz bir ağrı soktu. inleyebilirdim, yemin ediyorum, inlemek istedim lakin tuttum kendimi.

bıçağın soğuk yüzeyi belimdeki lekeleri yavaşlıkla yerinden sökerken, dün akşam, gözümün önünden bir film şeridi misali geçmeye başlamıştı.

güzeldi, jisoo ve jennie ile sohbet ederken, her ne kadar biraz sıkılıyor olsam da her şey güzel gidiyordu ve şunu da söylemeliyim, aklımdan geçmişti; bir şeyler olacağı.

burası seul'dü. tanrı aşkına, munch etkinliği yapılan kaç tane mekân olabilirdi ki en fazla? 

jackson ile karşılaşmam, gayet olağan bir durumdu.

zehir etmişti geceyi, ama kendine zehir etmişti yalnızca. oldukça gergin dakikalar geçirmiş olabilirdim, kavgayı izlerken, karakolda taehyung'u beklerken; lakin sonuç olarak çok güzel ve unutulmaz bir gece de geçirmiştim. 

taehyung ile yaşıyor olduğumuz BDSM ilişkisi, sıradan BDSM ilişkilerinden biraz farklıydı.

bahsettiğim ilişkilerin aksine, biz birbirimizi tam manasıyla sahipleniyor, kıskanıyor, birbirimizin hayatında da söz sahibi oluyorduk. en başından böyle anlaşmıştık. taehyung'la ikinci görüşmemizde, evine ilk gittiğim akşam, bu mevzuyu yeterince netleştirmiştik.

lights down low Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin