medya: meg myers - make a shadow.merhabalar.
keyifli okumalar dilerim.
***
önünde bulunduğum müstakil ev, oldukça büyük, bir o kadar da hoştu.
dün taehyung'un yanından ayrılarak eve geçtiğim zaman, jimin hyung'u aramış ve yanıma gelmesi için bir miktar yalvarmıştım. namjoon hyung'lar ile birlikte dışarıda sürtüyordu, biliyordum fakat yine de onunla konuşmaya ihtiyacım olduğunu hissediyordum. bundan ötürü aramıştım. ki zaten o da beni tahmin ettiğim gibi kıramamış ve eve geri dönmüştü.
ona elbet taehyung'dan bahsetttim.
taehyung'u zaten az çok tanıyor olduğunu, gecesini mahvettiğimi söyleyip durmuştu. pek fazla umursamadan başını ağrıtmaya devam etmiştim elbet. gecenin ilerleyen saatlerinde ise, zaten bugün taehyung'la görüşeceğimiz için heyecanlı olduğumdan dolayı uyuyamamış, sabahın ilk saatlerine kadar jimin hyung ile içmiş ve bir şeyler izlemiştik.
uyandığım zaman ise çoktan gitmiş olmalıydı ki bana kahvaltı hazırlayan kimse yoktu etrafta. bir şeyler atıştırarak kahve içmiş, öğlenden sonraki saatlere kadar her ne kadar istemesem de biraz ders çalışmıştım. sonrasında çok bir zaman geçmeden, telefonumun bildirim sesleri doldurmuştu kulaklarımı.
taehyung'du.
kısaca hemen cevaplamış ve salonu biraz toparlanmamın ardından, odama çıkmıştım.
taehyung:
*konum*jeongguk:
bir saate orada olacağım.(görüldü: 17.59)
şu an ise işte, taehyung'un evinin önündeydim. üzerime geçirmiş olduğum gelişi güzel düz siyah bir tişörtün altına deri, fakat mat olan dar bir pantolon giymiştim. ayrıca siyah, kalın bir tane de kemer vardı belimde. ince belimin gözler önünde olması her daim hoşuma gidiyordu.
uzamış saçlarım ise gözlerimin önüne dalgalar halinde dökülüyordu, her zamanki gibi.
dilimle dudaklarımı ıslattıktan sonra neredeyse 10 dakikadır burada dikiliyor olduğumu yeni kavrayabilmiştim, bundan ötürü tek elimle kısa bir süre saçlarımı düzelttikten sonra zile basmış ve beklemeye başlamıştım.
çok sürmemişti.
kim taehyung kapıyı araladığında, yorgun ve sanki biraz uyku mahmuru olan gözleri, neredeyse belinden düşecek gibi duran siyah eşofmanı ve üzerindeki içini bir miktar belli edecek kadar ince olan beyaz tişörtü ile, tek elini iyice birbirine girmiş fakat oldukça hoş görünen saçlarına daldırmıştı.
alt dudağındaki gri halka hâlâ oradaydı, sağ kolunun dirseğinde biten bir dövmesi olduğunu ise yeni fark ediyordum, tişörtü dövmenin üzerini kapatıyordu fakat esmer teninde fazlasıyla hoş durduğuna adım kadar emindim. onun da bakışları usulca bedenimi baştan aşağıya turladığında, boğazımı temizleyerek hafifçe gülümsemiş, beni içeri davet etmesini beklemiştim.
"hoş geldin, jeon." benim aksime yüzünde mimik oynamamıştı, fazlasıyla ciddi; hatta bilemiyorum fakat sanki bir şeye sinirli gibiydi. öyleydi belki de. bu durum onu fazlasıyla ateşli göstermekten ileri gidemiyordu tabii benim gözümde.
"hoş buldum." diyerek, kısık bir sesle mırıldanmdım.
"geç." kapıyı biraz daha aralayarak içeri geçmemi beklediğinde, yavaşça içeriye doğru adımladım.
tahmin ettiğim gibi, fazlasıyla büyük bir salona sahip olan evin mutfağı da bir o kadar genişti, ayrıca salonla birleşikti. taehyung salonu es geçerek mutfağa doğru ilerlemeye başladığında ben de peşinden geliyor, bir yandan da etrafı süzmeye devam ediyordum. siyah ve beyaz renkler hâkimdi eve, oldukça sade diyebilirdim. mutfak da öyleydi, tezgahların birisine kalçalarımı yasladıktan sonra meraklı gözlerle etrafı incelemeyi kesmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lights down low
Fiksi Penggemar"doğru yer, doğru zaman, doğru adam, doğru duruş, doğru açı, doğru vuruş ve doğru şiddet; seni bir yerden alıp başka bir yere götürür, jeon. daha önce tatmadığın bir hazzı tattırır, hissetmediğin yoğunlukta duygular açığa çıkartır." bdsm! | dom / t...