28: "sensiz olmuyor."

1.9K 177 31
                                    

bölüm şarkısı: taylor swift, maroon

merhabalar.

özlemişsinizdir lights down low'u diye umuyorum.

yorumlarınızı eksik etmeyin, keyifli okumalar yavrumlar. <3

***

zaman nasıl da hızlı geçiyordu.

taehyung ile kaç ayı geride bırakmıştık? emin değildim bundan zira sanki yıllardır birlikteymişçesine hissediyordum. ayaklarım beni sabahın sekizinde, onun kapısına götürürken, zihnimi dolduran tek düşünce; ondan, bir saniye bile ayrı kalmaya artık dayanamayacağımdı.

dün gece, taehyung ile noir soir'de konuştuklarımızın üzerine dediğim gibi eve geçmiştim. aile yemeğinde olduğundan ötürü beni dinlemeye gelememişti jimin hyung, benden yarım saat kadar sonra ise o da evdeydi. ne anlatacağımı bilemedim ona. "hyung, taehyung bana bir şeyler anlattı." diyebildim. jimin hyung'dan "jeongguk, o geceyi sonunda anlattı mı?" sorusunu beklemiyordum. biliyordu, taehyung'un zamanında birisini öldürmüş olduğu gerçeğini jimin hyung benden önce öğrenmişti demek.

"jeongguk, yoongi anlattı. sana anlatamazdım, taehyung'un kendi açıklaması gerekiyordu bunu, beni anlıyorsun değil mi?" dediğinde bir cevapta bulunamamıştım zira haklıydı o da. hâlâ bilmiyordum. yoongi'nin mevzu ile ne alakası olduğunu, neler döndüğünü, yoongi'nin yıllar sonra birden bire dönmesini, çözebilmiş değildim. bildiğim tek şey, taehyung'un bana anlatacağıydı. kendi isteğiyle.

dün gece uyuyamadım. sabaha kadar düşündüm, her şeyi.

şimdi onun kapısındayım.

ilk kez kapısındaymışım gibi bir heyecan vardı içimde. ilk evine geldiğim günün aynısıydı bu heyecan. farklı olarak, bir şeylere yeniden başlıyormuşuz gibi hissediyordum. öyleydi de.

zile bastım. üzerimde siyah, belimi biraz açıkta bırakan bir crop ile yine siyah kot, kargo pantolon vardı. onun da dediği gibi, iyice uzamış, omzuma değdi değecek olan kıvırcıklaşmış saçlarımın birazını arkamda toplamıştım. bir kez daha bastım zile, kapı açıldı. görüş açıma giren beden, heyecandan anlık olarak avuç içlerime tırnaklarımı geçirmeme neden olmuştu. uyuyor olmalıydı, siyaha çevirmiş olduğu saçları dağınıktı fazlasıyla ve beni gördüğüne oldukça şaşırmış olmalıydı ki kısık bakışlarını büyütmüştü, tek eli gözlerindeyken. nasıl tatlı olduğunun keşke bilincinde olsaydı. "jeongguk?"

adımın dudakları arasından çıkması üzerine dayanamadım, ona doğru atıldım ve sıkıca sarıldım boynuna, kapının girişinde. ellerimin ensesinde birleşmesiyle, onunkiler de hızla, cropun açıkta bıraktığı belimi bulmuştu, bedenlerimizi birbirlerine yaslamıştı. "bebeğim." dedi, uykulu sesiyle, ben iyice başımı boynuna sokarken. "bu kadar erken geleceğini tahmin etmemiştim." içeri girme derdinde değildim ve o vaziyette ona sarılmaya devam ettim. siktir, gerçekten çok erken gelmiştim. sabahın sekiziydi. "üzgünüm, uyuyordun sanırım." diyebilmiştim, başımı boynundan ayırmamakta bir müddet daha inat ederek. "dayanamadım, bekleyemezdim."

"tam uyuyordum denemez." ellerinin birini ensemde hissetmemle, başımı sonunda boynundan ayırma ihtiyacı hissettim. başımı kaldırdım ve gözlerimizi buluşturdum. hâlâ kızarıktılar. az öncesinde enseme çıkartmış olduğu eli yüzüme yerleşti, gözlerimi kapattım. uzun parmakları yanağımı okşuyorken karnıma giren sancı, neyin sancısıydı emin değildim. "geldin." dediğinde başımı salladım. "iyi ki geldin." dediğinde "iyi ki geldim." dedim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 12, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

lights down low Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin