11: "gerçek kim taehyung ile tanış."

7.1K 538 303
                                    


medya: not afraid anymore, halsey

merhabalar. :)

sürpriz yapayım dedim.

tek istediğim bol bol yorum ve oy. yorum sayısını 500 falan yapsak ne güzel olurdu. :')

çok uzatmayayım, keyifli okumalar diliyorum hepinize.

***

kim taehyung, bir sanat eseriydi.

sanattan hoşlanıyordum. antik müzeler bugüne dek hep ilgimi çekmişti mesela. oturduğum semtteki hiçbir resim sergisini kaçırmazdım. tiyatroya gitmekten de bir o kadar keyif alır, zerre ilgisini çekmeyen, hoşlanmayan jimin hyung'u da bu tarz yerlere beraberimde sürüklemekten çekinmezdim.

bu yaşıma kadar sayamayacağım sayıda sanat eseri görmüştüm, satın almıştım evet fakat hiçbiri, şu an karşımda dikiliyor olan adam kadar beni etkisi altına alamamıştı. hiçbiri, şu an karşımda dikiliyor olan bu adam kadar ilgimi asla çekmemişti.

terden parıl parıl parıldayan çıplak, esmer bedeni; hala altında olan, kasıklarının üzerini zorlukla kapatan siyah deri pantolonu ile, dolgun dudakları arasındaki sigara dalını tek eline alırken, dikkatlice diğer elindeki göremediğim şeyi inceliyordu ve inanır mısınız, o çok tapılasıydı.

yunan tanrılarını, kendilerinden utandıracak bir çekiciliği, güzelliği vardı. boşa demiyordum.

kim taehyung gerçekten de bir sanat eseriydi ve ömrümün sonuna dek onu bu halde, sıkılmadan izleyebilirim derken, ben oldukça ciddiydim.

ah, bu halde diyorum; çünkü hala aynı pozisyondaydım. ne kadar süre geçmişti o son cümlelerinin ardından bilmiyorum fakat, her tarafım, özellikle de kollarım feci derecede uyuşmuştu. yine de taehyung'un nasıl bu denli tapılası olabildiğini düşünüyordum işte.

en sonunda daha fazla dayanamamış ve göz kapaklarım oldukça usul bir şekilde yeniden aralanırken, "daha ne kadar böyle bekleyeceğim?" diye söylenmeden edememiştim. 

bakışları hala aynı yerdeydi lakin beni duyduğuna adım gibi emindim. çünkü sesli bir nefes vermiş ve başını sağ tarafına doğru eğerek, kütletmişti. cevap alamadım. parmakları arasına almış olduğu sigarasını yeniden dudakları arasına yerleştirerek tahminimce son nefeslerini içine çekmişti.

işte o an sabahtan beri içmiyor olduğum için, sigaraya ihtiyacımın olduğunu fark ettim. birbirlerine bastırmış olduğum dudaklarımı ayırarak bu hissi bastırmak adına alt dudağımı dişlerimin arasına alarak bıkkınlıkla gözlerimi kapattım.

kendi dudaklarımı değil, onun dudaklarını dişlemek istiyordum. gerçekten inanın, nasıl olduğuna dair en ufak bir fikrim bile yoktu lakin taehyung'un dudaklarına, şu tam olarak iki ay bile diyemeyeceğim süreç içerisinde bağımlı olmuştum. dudaklarına olan bağımlılığım, alışıklığım, sigara ile yarışıyordu.

taehyung, hemen sağ tarafında kalan siyah, geniş masanın üzerinde bir yere sigaranın izmaritini bırakmasının ardından çıplak ayaklarıyla taş zeminde sesler çıkartarak ilerlemeye başlamıştı, bu tarafa doğru.

yanıma geleceğini sanıyordum lakin o düşündüğümün aksine, bulunduğumuz zindanın tam ortasında kalan demir direklerin arasından geçerek adımlarını sol tarafa doğru yönlendirmiş ve daha öncesinde pek de ilgimi çekmemiş olan çekmeceli, küçük bir dolabın önünde durmuştu.

"bu sabırsızlığın ileride başına bela olacak, jeon." dedi, tok sesiyle.

 bu ne demekti?

aptal mısın, jeongguk? seni daha çok yalvartacağım, daha çok kıvrandıracağım; bunlar hiçbir şey demeye getiriyor.

lights down low Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin