26. "YANLIŞ KARAR"

136 22 65
                                    

26

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

26. “YANLIŞ KARAR”

“Kötü bir yalnızlık seni incitmesin diye avuçlarındaki hayat çizgisinden sessizce öptüm.”

Şükrü Erbaş, Çırpınma

🕊️

Dağhan, Ayşe Neva'nın kanayan yarasıydı. Kabuk bağlaması için onlarca yolu aşıp geldiği bu şehirde yarasına hançerler saplanmış gibi hissediyordu. Göğsünde bir delik, ala bulanan bir kadın görüyordu. Küçük kız çocuğunun o delikte boğulduğunu, ölmek üzere olduğunu yalnızca hissetmekle kalmıyor şiddetli bir vaveylayı andırırcasına kendisine fısıldadığını çok net bir şekilde duyabiliyordu.

Gökyüzünü karartan bulutlar sanki gelmiş ve hüzünle yanan bedenine gölge olmuştu. Karanlık hissediyordu, karanlığa bulanmış, karanlıkta kalmış gibi korkuyordu.

Karanlıktan korkan kadın, kendisini karanlıkta bırakan adamı bulmak için küllerin arasında ölmek üzere olan kıvılcımlara doğru uzanıyor, saçlarını ateşe veriyordu. Yavaş yavaş bedenine yayılmaya başlayan alevlerle karanlık aydınlanıyor ama adamı göremiyordu...

Adam, gitmişti.

Uğruna ne yollar geldiği adam, daha dakikalar evvel Lilith'in fısıltılarına kanıp öpmek istediği adam, kendisiyle birkaç saat uyuyabilmek için kırk takla atan adam, sevdiği adam, yandığı adam, yaktığı adam öylece, kolayca kendisine git demişti.

Bir soluk kalmıştı aralarında, belki yıkılmak için sırasını bekleyen son duvar kalmıştı... Bir şeyler kalmıştı işte.

Kadında, adamda ölümüne beraber olmak isterken yarım kalanlarda boğulmuşlardı.

Ayşe Neva'nın dudakları, Dağhan'ın dudaklarına kavuşup, susuzluğunu gidermek üzereyken üst üste gelen bildirimler aralarına mesafe açmıştı. Dağhan'ın kasılan çenesini, gerilen vücudunu çok net hatırlıyordu. Gök mavisi gözlerinde daha önce görmediği ve asla bir daha göremeyeceği bir fırtına çökmüştü. Fırtına güçlüydü. Fırtına çok şiddetliydi.

"Ne oldu?" diye filizlenen bir endişeyle konuşan kadına hiçbir cevap vermemişti. Dili mi tutulmuştu? Yalnızca yüreğindeki şiddetli sancı ve korku, onu çıkılması zor bir karmaşanın ortasına atmıştı.

Zihni bulanıyordu. Zihni öyle karışıktı ki kendine bile yer bulamıyordu.

Biri, bir şeyleri biliyordu... Biri, bir şeyleri çok iyi biliyordu. Kendisini tehdit ediyordu. Canıyla tehdit ediyordu. Bakmaya, dokunmaya kıyamadığı kadınla tehdit ediyordu...

VAVEYLA SENFONİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin