Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
20. “SÂYE”
“Hiçbir dilde söylenmemiş Hiçbir dilde yazılmamış Sözler ve şarkılar içindeyim.”
Edip Cansever, Gelmiş Bulundum
🕊️
"Ayşe Neva."
Ayşe Neva.
Babasının evinin bereketi, annesinin evinin hırçın gürültüsü olan Ayşe Neva...
Babasının sevgisiyle, annesinin anlam veremediği ilgisizliği ile büyüyen bir kadınım. Büyürken düşen, parçalanan, kanayan, yara üzerine yara alan ama her şeye rağmen yüreğinde öldürmediği sevgisiyle ayakta kalmayı başarabilen bir kadınım.
Ben Ayşe Neva, pek az sevilen ama çok seven bir kadınım.
Çok sevilmek istiyorum.
Öyle çok sevilmek istiyorum ki, annemin açık bıraktığı yaramın önce kabuk bağlamasını hemen ardından usulca iyileşmesini istiyorum; imkânsız olduğunu bile bile... Bir annenin yadigâr bıraktığı yarayı hangi sevgi, hangi adam veyahut kadın iyileştirebilir ki?
İyileşir mi?
Anne yarası iyileşmesi, anne yarası ebediyen kanamaya yeminli bir yaradır. İyileşmene müsaade bile etmez.
Ben, annesinin yuvadan attığı ama kanatlarını düştükten sonra açması gerektiğini anlayan bir kırlangıcım. Kanadı kırılmış, kanadına yama yapmış bir kırlangıcım...
Ayşe Neva.
Kim ki Ayşe Neva? Kim o?
Pek az sevilen, hep çok seven.
Bir merhem varmış, öyle diyorlar. Küçük bir çocukken yüreğimin en hoş ve gizli köşesine buyur ettiğim adammış. Öyleymiş. Bir o iyi gelirmiş, bir o kırlangıcın eksik kanadı olabilirmiş... Konduğu ağaç olurmuş, dağılan yuvası olurmuş, yüreğindeki süveydanın tek çaresi olurmuş, oymuş, diyor yıllar önce Vaveyla Senfonisi'ni dinledikten sonra ümitle dolan Ayşe Neva...
Yüreğimin kuytusunda hâlâ sakladığım çocukluğum söylüyor bana; "sen şimdi pek bilemezsin," diyor, "bak unuttun ama hatırla, o hep sana iyi gelir. Şöyle yap, mutlu olursun. Mutlu ol, beni öldürme..."
Mutsuz, huzursuz bir ruh günden güne su verilmeyen bir çiçek gibi solar ve beklenen son, gerçekleşir.
Mutsuz bir çocuk ölür.
Mutsuz bir kadının yüreğine sakladığı küçük benliği de pekâlâ, mutsuzluktan ölür.
Ölmek istemedim, öldürmek hiç istemedim!
Aklıma ilk geleni yaptım. Küçük Ayşe Neva'nın fısıldadığı ismi aradım. Sıradan bir saklambaç oyununda verdiğim sözü hatırladım; ben seni nerede olursa olsun sobelerim, asker. Sen zaten ebe olmayı sevmiyorsun, ben ebe olurum sonra da sobelerim seni. Söz, sobelerim!