34. Bölüm

39.4K 1.4K 2.2K
                                    





            
ÖNCE 👉🏻 ⭐️ 👈🏻 PARLAT

YORUM SINIRI: 2K




"İyicene anladın mı beni boncuk, gittiğimiz yerde kimseyle oynamak, konuşmak yok! Yanımdan kalkmak da yok

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



"İyicene anladın mı beni boncuk, gittiğimiz yerde kimseyle oynamak, konuşmak yok! Yanımdan kalkmak da yok.. Hem zaten bir saat kadar oturur kalkarız hemen." Arabanın mayıştırmış olduğu gözleri ha kapandı ha kapanacak bir haldeyken öylece akıp giden yolu izleyerek başını salladı usul usul Dila.

"Yoğurtlu boncuk ve ve bir sürü hüptriklerden alırsan kalkmam.." Dedi mırıltıyla. Süreyya, yeğeninin sarı saçlarına dudaklarını bastırdı anaç bir edayla.

"Söz verdim ya boncuğum alacağım hem de istediğin kadar.." Demesini duymadan kapanmıştı gözleri Dila'nın. Sultan hanım önden arkaya baktığında iki kızının da uyuklayan haline tebessüm etti.

Dün ani bir kararla Eskişehir de olan ikametgahlarını Diyarbakır'a aldırmış ve burada yeni bir düzen kurmaya karar vermişlerdi artık.  Bu kararlarına en büyük etken de,  Mirhat Arslanoğlu'nun oğlu gibi gördüğü Azat beyin üzerinde ki baskısıydı.

Dila bu sene birinci sınıfa başlayacağı için eğitim hayatını burada tamamlatmak ve düzenini bozmak istememelerindendi.. Nitekim bir gün döneceklerini çok iyi biliyordu ama akıp giden zamanın bu kadar hızlı geçişi ve bir anda kendilerini burada bulmalarını hiç beklemiyorlardı.. Bu kadar erken beklemiyorlardı.. Ki sağolsun Mirhat bey kendi dükkanlarından birini ayarlayıp işini dahi hazırlamıştı.

Köyün patikalı yolları sarsıp sarsıp uykusunda zıplatırken huysuzca hamurdanıyor başını teyzesinin iri göğüslerine bastırıyordu Dila. Süreyya hanım ise şefkatle kabul ediyordu sarı saçlı minik kuzuyu.. Sırf şu kızları bu memleke hapis edecek diye de konuşmuyordu ablasıyla şimdi. Bir ihtimal vazgeçirmek için gelmişti peşlerinden kuyruk gibi.

Hayır Eskişehir'de kurulu düzenleri, gayet rahat işleri ve her şeyden
önce kızlarının buraların adetlerinden uzak bir yaşam alanları vardı. Kültürel açıdan daha ambiyanslı ortamları olacaktı orada. Şimdi ne diye gelmişlerdi tekrar anlamıyordu..Hem Dila hem Deren'in alanları kısıtlı olacak elalem diye nitelendirdikleri şu toplumun örfü ve adeti arasında sıkışıp kalacaktı yeğenleri.

Kendisi yıllar önce sırf bu yüzden çıkıp gitmemiş miydi? Buraların baskıcı kafa yapısı ile özgür ruhu uyuşmadığı için kendi ayakları üzerinde durmayı başarmış,şimdi de etiyle tırnağıyla kazıyıp kariyerinde büyümeye çalışıyordu.. Nitekim hırsı sayesinde başarmıştı da.. Lakin annesi ile babasının uçuk kaçık baş belası kızı olarak anılmıştı hep. Ha umrunda mıydı? Asla! Bu hayat onun hayatıydı, annesi ile babası istediği şekilde kesip şekillendirmezdi. Ablası gibi 18'inde kocaya verilip ev hanımı olmak tersti düşüncelerine. Ya da şöyle birine ömür boyu bağlı kalıp itaat etmeyi aklı havsalası almıyordu. Eğer itaat edilecekse, kendisine itaat edilmeliydi.

MECRUHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin