Esen rüzgar kumdaki ateşi harlıyordu. Tüm grup hep beraber sahile gelmişlerdi. Bu sıralar hepsi kendi halindee yorulduğu için küçük bir kaçamak olarak planlamışlardı bunu.Ay yüzünü tepeden gösterirken denizin hışırtılı gelgitleri birbirine karışıyordu. Kumların soğuk yapısına karşın sıcak olan havada birazcık bunaltıcıydı ama sorun etmemişlerdi.
Changbin meleğini kollarının arasına almış bazen sohbete karışıyor bazense ay ışığı vuran miniğin yüzündeki çilleri sayıyordu. Onun çillerini saymak ya da saymaya çalışmak hayatının en büyük hobisi haline gelmişti.
'Changbin'
Meleğinin kulağına fısıldayan kalın sesine saçlarını öperek cevap vermişti.
"Efendim sevgilim."
Küçüğü yerinde kıpırdanmış ardından kafasını kaldırarak yüzüne odaklanmıştı.
'Bu sahne işini ne yapacağız. Ben çıkamam ki...'
Son bir haftadır tekrarladıkları bu konuşma artık canını sıkıyordu. Bir türlü korkmaması gerektiğini anlatamamıştı. Ama meleğide bir nevi hastalığı yüzünden çekiniyordu.
Dans ederken birden gözlerine vurma olasılığı vardı ve felixin gözleri aşırı duyarlıydı buna.
"Güzelim ben yanındayım. Gecen yanında halledicez sen çok takılma tamam mı bunlara."
Saçlarını okşarken mırıldanıyordu. Küçüğü sonunda derin bir nefes almış odağınıysa konuşmaya vermişti.
Onun rahatlamasıyla changbinde ortamdaki muhabbete katılmaya başlamıştı.
Her zamanki gibi gürültüleri diğer insanların dönüp onlara bakmalarına sebep oluyordu.
Küçükken yaptıkları şeylerden bahsediyorlardı. Mesela Chan berrynin peşinden koşarken düşmüş ama bokunun üstüne falan. Jisung salağı annesine kızarken boydan camı görmeyip girmişti.
Sonunda sözü miniği devraldığında can kulağı ile dinlemeye başladı. Ona ait olan her şeye sonsuz bir değer veriyordu.
'Küçükken insanlarla pek aram yokmuş zaten halada pek yokta neyse. Sevdiğim kişilerin peşinden ayrılmaz sevmediğim kişilerin kucağındada zırlar dururdum. Bir gün işte bizim evde partimsi bir şey düzenliyorlar bende kimseyle temas etmek istemiyorum. Zaten onlarda benden korkuyorlardı.'
Son dediği şeyle changbinin kalbine bir ağırlık oturdu. Felixi kendine çekip daha çok sardı yanağına bir öpücük bırakırken felixin gülümsemesi yüzüne geri gelince gülümsedi.
'Neyse işte yapıştım annemin bacağına annem nereye ben oraya, sen beni bacağında unut... Babama tekmeyi bir savurdu tabi ben uçuyorum, uçtuğum yer daha komik tam olarak olivianın pastasına oturdum.'
Herkes kahkahalarını tutamazken changbin sadece gülmekle yetindi. Biliyordu ki küçüğü hiç bir zaman ışığın gözünü aldığı yerlerde bulunmaktan haz etmiyordu. Onu fazlaca sevgiye boğmak istediğinde kollarını onun bedeninden çekip ayaklandı.
Kendine bakan miniğine elini uzatınca felixte elini tutarak ayaklandı. Diğerlerine baş selamı verdi.
"Bize müsade gençler. Çok öpüşmeyin göz var nizam var yaniii..."
Dediği şeyle hepsi tekrardan gülerken felixi çekiştirerek yürütmeye başladı.
"Bugün bende kalır mısın?"
Felix elini sıktığında biraz yavaşlayarak cevabını bekledi.
'Neden'
Sorusuna karşılık gelen soruyla olduğu yerde durup elini küçüğünün çenesine atıp okşadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Albino 《ChangLix》
FanfictionTamamlandı ✔✔ Albino... Hiphop dansını baleyle harmanlayan Felix ve Changbin'in aşk dolu hikayesi ♡ #1 changlix > 22.10.21 #5 Changlix > 30.07.21