I Like...

1K 123 160
                                    


Günler hızla akarken hafta sonu gelmişti. Changbin alarmının sesiyle uyandığında her zamankinin aksine sövmemişti. Felixle buluştukları gün numaralarını almışlardı. Ertesi gün ise nerde çalışacaklarını belirlemişlerdi ki bu changbinin evi oluyordu. Changbin bunun heyecanıyla ayaklanıp dün topladığı eve yeniden göz attı. Dans edersek diye zemindeki halıyı toplamış koltuğu kenara çekip ortadaki alanı müsait bir hale getirmişti.

Her yerin toplu olduğunu fark edince odaya dönerek saate baktı. Felixin gelmesine 1.30 saat vardı. Duş almak için banyoya ilerledi. Tabiki Lix evine geliyorken pis pis karşılayamazdı. Üşengeç ruhu için fazla hiperaktifti bugün.

Duşunu aldıktan sonra dolabının önüne geçti. Rahat bir şeyler seçmek istediği için gri eşofmanını ve sıfır kol siyah tişörtünü üzerine geçirdi. Saçlarını kendi haline bırakıp parfümünden sıktı. 

Mutfağa girerken telefonuna baktı. Saatin oldukça yaklaştığını düşünürken kapı zilinin sesini duydu. Heyecanlanırken telefonunu rast gele masaya koyup kapıya yürüdü. Girişteki boy aynasından saçlarını düzeltip kapıyı araladı.

'Hyung müsait miydin, biraz erken geldim ama'

Elini ensesine atmış küçüğüne güldü.Beyaz sweetin altına siyah eşofman giymiş olan küçüğü kafasına siyah şapka takmayı da ihmal etmemişti. Bunu sormayı aklına not etti. Dışarda her gördüğünde ya gözlükle yada şapkayla dolaştığınu fark etmişti.

"İçeri gel hadi müsaittim."

Kahvaltı için sözleştikleri için mutfağa ilerlediler. Changbin pek anlamazdı böyle işlerden bu yüzden felixi beklemişti. Kafede oturdukları gün yemek yapmayı sevdiğini anlatmıştı küçüğü.

'Ohh hyung tek başına mı yaşıyorsun burada?'

Evini süzen tatlı çocuğa gülümseyerek başını salladı.

'Güzelmiş.'

Dolabı açarken felixe bakış attı.

"Imm felix ben bir şeyler yapmaya çalışırsam mutfağım kalp krizi geçirebilir. Bu yüzden beraber hazırlayalım mı?"

Şapkasını çıkarıp masanın üzerine bırakmış ardından sweetinin kollarını yukarı çekerek changbinin yanında yerini almıştı. Changbinden boş kalan yere girerken omuzları temas etmiş bir nebze de olsa changbinin  kanını kaynatmıştı.

'Hm bir bakalım. Ne yapsak ki?'

Yanındaki miniğe bakarken birden kendine dönen bakışlarla önce gözünü kaçırmakla bakmak arasında kalmış ardından cesaretin kurbanı olarak gözünün içine bakmıştı.

"Bilmem ki."

Felix gülümseyip önüne dönüp dolaptan kızarmış pilav yapmak için gerekli olan şeyleri changbine uzattı. Malzameleri tezgaha bırakırken changbinden pirinç istemişti. Sonunda pilav makinesine pirinçleri koyarken pilav için gerekli olan diğer malzameleri tavada kavurmuştu. Hayranlıkla onu izleyen changbin ve aylardır kullanışmayı bekleyen mutfak mutluydu.

Sonunda kahvaltı niyetiyle girip yemek hazırlamalarını umursamadan masaya kuruldular.

"Nasıl bir şey yapmalıyız sence"

Changbin yemek yiyen küçüğüne sormuştu. Bugün asıl amaçları olan proje dışında konuşmuşlardı şimdiye kadar. Bir nevi kaynaşıyorlardı.

'Hyung iki zıt kutup var. Sen siyahsın ben beyaz'

Birbirlerinin saçını gösterip kahkaha attı. Changbin güzel çocuğun güzel kahkahasına hayran olurken gülümsedi.

Albino 《ChangLix》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin