Star of Changbin

574 55 56
                                    

Çıplak göğsünde hissettiği ılık nefes ve yumuşacık saçlarla gözlerini araladı. Beyaz saçlar ipek gibi yumuşaktı. Uyumadan önce aldıkları duş sayesinde papatya gibi kokuyordu miniği.

Geceyi düşünürse çıldıracağını biliyordu. Kalbi tam olanların vücudu tamamlanınca eksik parçasını bulmuş gibi hissederdi.

Göğsüne sürtünen küçük burundan minik mırıltılar gelirken iç çekti. Bu kadar güzel olmak fazla değil miydi?

Üzerindeki beden biraz daha yukarı kayıp kafasını boyun girintisine gömdü. Uyandığını az çok değişen nefes ritiminden anlamıştı zaten. Elini küçüğün bel oyuntusuna atıp okşadı.

"Günaydın Changbin'in yıldızı."

Güzel yüzün boynuna daha çok gömülmesiyle gülmeden edemedi.

"Küçükken bir çizgi film vardı. Kız her akşam penceresinden bakıp yıldızına o günü anlatıyordu ve yıldız ona hep yön gösteriyordu. Sen de benim yıldızımsın felix."

Göğsüne hafiften vuran küçük parmaklar ve ardından dur artık diye isyan eden bir sesle cevaplanmıştı.

'Changbin~ Bak ıstırırım, çok romantiksin.'

Kıkırdarken beyazlının daha çok utanacağını bildiği kelimelerini söyledi.

"Dün dudaklarımı ıstırmaktan yara yaptığın gibi mi?"

Ama beklediği utanma ters teperken boynunda hissettiği dişlerle yutkunamadı.

"Felix yorulmadın sanırım..."

Göğsüne yediği şaplakla kıkırdadı.

'Hadi kalk kahvaltı edelim. Ve şey Changbin...'

Saçlarını okşadığı miniği lafını kesince kafasına bir öpücük bıraktı.

"Noldu bebeğim."

Göğsünde hissettiği minik dokunuşlarla mayışırken kahvaltıyı düşünüyordu.

'Bugün bisiklet sürmeye gidelim mi?'

5 dakikadır çekinip soramadığı şey bu muydu cidden...

"Bebeğim gidelim de senin ımm malum yerin ağrımıyor mu?

Utandığı ısınan yanaklarından belli olan felix hafifçe büyüğünün göğsünü mıncırdı.

'Gün boyu kucağında taşırsan bisiklet için enerjim olabilir.'

Yataktan kalktıktan sonra felixide kucaklayıp banyoya götürmüştü. İkiside işlerini hallettikten sonra tam  da felixin istediği gibi kucağına alıp mutfağa götürmüştü. Amerikan stili tezgahın sağlamlığından emin olamayınca lavabonun kenarındaki boşluğa bıraktı felixi.

"Ne yemek istersin gün ışığım."

Elini dudaklarına götürürken düşünüyormuş gibi yapması changbine o kadar taylı gelmişti ki kendine engel olamadan küçüğün yanağından makas aldı.

'Elinizde changbin var mı?'

Dediği şeyle kahkaha atarken cevapladı.

"Dün bir peri tarafından yendiği için bugün kalmamış ama sizin için omlet yapabilirim. Tabi yumurtayı kırabilirsem"

Felixin kahkahası odayı doldururken gülümseyip tezgahtan indi. Changbin dolabtan çıkardığı yumurtaları tezgaha bırakırken küçüğü elini tutmuştu.

'Hadi gel beraber yapalım.'

Onun bu ince düşünceleri gözünde daha fazla melek gibi gözükmesini sağlıyordu.

Albino 《ChangLix》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin