scène

572 71 73
                                    

[Önceki bölümü okumayan varsa öbnce onu okusun çünkü oy sayıları baya düşmüş]

Üniversite döneminin son haftalarına yaklaşmışlardı. Ödev tesliminden sonraki haftadalardı. Bu sürede bir kaç gün changbin ailesinin yanına gidip gelmişti.

Ablasıyla geçirdiği küçük tatilde ona felixten bahsetmişti. Ne kadar güzel olduğunu anlata anlata bitirememişti. Ablası sonunda aldığı dondurmayı açık ağzına sokunca susmuştu.

Bugünde günler sonra ilk defa küçüğünü görecekti. Okula girdiğinde her zaman takıldıkları yer olan kafetaryaya gitti direkt. Karşı masada tüm grubun beraber oturduğunu görünce gülümsemişti.

Önceden parçalar halinde otururlardı. Tabi bu proje ödevleri en çok bu gruba yaramıştı. Kader öyle bir örmüştü ki ağlarını. Changbin Felix'e, Minho Jisung'a ortak olmuştu.

Çillisini gözüne kestirdiğinde yanındaki boş sandalyeye çantasını koymuş olduğu gördü. Kendisine bakan çilliye göz kırparak gülümsedi. Karşılık olarak kocaman bir gülümseme de almıştı. Ardından havada uçan bir öpücükde alınca keyfi iyice tavan yaptı.

Küçüğünün yanındaki sandalyeyi çekerken kucağına çillinin çantasını alarak oturdu.

"Selam çocuklar ve sevgilim."

Ve sevgilim kısmını felixin yanağınu öperken söylemişti. Masadan yükselen ooo sesleriyle birlikte küçüğü utanmıştı.

'Changbin hyung 2-3 gün Yongbok'tan ayrı kalınca cesurlaşmış mı ne?'

Bu patavatsız kim olabilirdi. Tabii ki Han Jisung. Tam karşısında oturan çocuğa ters bir bakış atmıştı.

'Uğraşmayın çocuk adamla.'

Bunuda saygı duyduğu insan evladı ama bazen felixe yakın diye ağzına uçası geldiği sevgili hyungu söylemişti.

"Sizin dilinize düştüm ya vay halime. Felix help me baby!"

Masada bir kahkaha daha koparken Felix ayaklanmıştı.

'O zaman sevgilimi kaçırıyorum ben. Bir on dakika sonra dersimiz var geç kalmayın Jisung.'

Changbini kolundan tutup kaldırırken oldukça şaşkın haldeydi. O cesursa felix 5 kat daha mı cesurlaşmıştı ne.

'Kurtarabildim mi daddy.'

Kulağına fısıldanan sözlerle önce gülümsedi ardından derince yutkundu.
Kantinden çıktıklarında nereye gideceklerine bakıyordu ki döndükleri koridorla beraber stüdyoya gittiklerini fark etti.

'Seni özledim Binnie.'

Bugün gerçekten fazla cüretkar değil miydi bu çocuk.  Gerçi uzun süre neredeyse her gün bir arada olduklarından bu 2-3 günde birbirlerini özlemişlerdi.

"Ben de seni özledim güzelim."

Beraber stüdyoya girdiklerinde buraya ne için geldiklerini düşünüyordu ki bedenine dolanan kollar boynuna üflenen nefesle bir süre donsada ardından hemen o da kollarını çillisine doladı. Yüzüne gülümsemesi yayıldı. Çillisi oldukça özlemiş olmalıydı.

'Changbin sana çok alışmışım sanırım. Sanki her zaman kafamda olan şapkam yokmuş gibiydi. Resmen gecem bir kaç gün hiç olmadı. Bak kendimi dönenceye denk gelmiş kutuplar gini hissettim 24 saat gündüz.'

Felixin kendini bu kadar özlemesi hoşuna gitmişti tamamda yarısını anlamamıştı.

"Felix."

Adını seslenmesiyle küçüğü burnunu changbinin boynuna sürttü. Changbin ini gıdıklayan bu dürtüyle birlikte kendine oldukça yakın duran yanağı dişlerinin arasına aldı. 

Albino 《ChangLix》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin