Step

623 82 98
                                    

Uzun binaların arasında yankılanan motorun sesi huzur veriyordu. Dedikleri mekana geldiklerinde yavaşça motordan inip içeriye geçtiler. Geldikleri  yer bir oyun salonuydu. bir tarafta yemek yenilebilecek bir alan diğer tarafta ise bowling, bilardo, oyun masaları vardı. Diğerleri çoktan gelmiş olmalıydı. 

Etrafta gözlerini gezdirdiğinde uzaktaki masalardan birinde oturan dörtlüye bir bakış atmıştı. Miniğine dönüp onları gösterdi.

"Bak oradalar hadi gidelim."

Felixin eşsiz gözlerine bakmış ardından elini uzatmıştı. Eline dolanan küçük parmaklarla yüzüne gülümsemesi hızla yayılmıştı. Diğerlerinin yanına vardıklarında ellerine baktıklarını görünce kıkırdayarak elini çekmiş ardından miniğin sandalyesini çekerek oturmasını beklemişti. Çok iyi biliyordu ki eğer sung ve min biliyorsa minho ve jininde haberi vardı durumlarından bu yüzden rahat davrandı. Kendisi de karşıdaki sandalyeye geçerken masada geçen muhabetti dinlemeye başladı. Aralarında ne yiyeceklerini karar vermeye çalışırken Chan aramıştı ve jeonginle geldiklerini ama biraz geç kalacaklarını söylemişti. Changbin sohbetten sıkıldığı için karşısında otur çilliye daldı. acaba çilllerini sayarsam bereketi kaçar mı? Gözünün önünde sallanan ellerle kendine gelirken masaya bir bakış attı.

'Hyung yemek siparişi veriyorduk da sen ne istiyorsun? '

Gözlerini felixe çevirerek konuşmaya başladı.

"Felixin söylediğinden olsun, onun damak tadına güveniyorum."

Cidden felixle şimdiye kadar yediği her şey güzeldi. Bire bir damak tadına uyuyordu beyazlının seçimleri. Pişman olmayacağından emindi yani. Küçüğünde tuttuğu bakışları sonucunda bir bakış kazanamamıştı ki bunu utangaç haline veriyordu. Bu durumda onu daha fazla utandırmamak için arkadaşlarına döndü.

Salak köpek ve mal sincap biraz daha içlerine düşselerdi keşke böyle hiç anlaşılmıyordu. Bu halleri changbinin elini alnına vurmak istemesine neden oluyordu. Hadi mal sincapın şansı vardı ki minho ondan hoşlanıyordu. Bunu direkt minhodan duymuştu ama Hyunjin ne yaptığı belirsizdi. Mavi boncukçu herif... Hyunjine küçük bir test yapmak istedi. Eğer oğlan mini kendisinden kıskanırsa ki ikisinin kardeş olduğunu bilmesinde rağmen kıskanırsa işte o zaman ondan da emin olurdu. 

Yanındaki seungminin omzuna kolunu attı. Küçüğün kulağına yaklaşarak fısıltıyla konuşmaya başladı.

"Minnie senin bu Hyunjine olan ilgin ne bakıyım." 

Kafalarının yakınlığıyla gerilen seungmin düşük tonlu sesiyle yanıtlamıştı.

'Sadece hoşuma gidiyor.'

O bunları derken gözünü hyunjine dikmişti. Hafiften gerilip sinirlenmişti anlaşılan ki masaya dik dik bakıyor yumruğunu sıkıyordu. 

"Salağa bak yanımdakinin değerini şimdi anlıycam sanki tch. Seungmin bak seninki kıskandı."

Seungminden uzaklaşınca karnına hafiften yediğin yumrukla kıkırdadı. Bu sefer küçüğü onun kulağına yaklaşarak fısıldadı.

'Hyung umutlandırma beni sana tereyağında kıl aratırım bulana kadarda felixle görüştürmem seni.'

Changbin duyduğu tehditle kahkahasını içinde tutamamıştı. Yeniden mine yaklaşarak aklından geçeni söyledi.

"Şöyle yapmaya ne dersin. Gelen garsona biraz yakın davran bakalım hyunjinin tepkisi nasıl olacak."

Seungmin belli belirsiz kafasını onaylar biçimde sallayınca önüne döndü. Kafasını kaldırdığında karşısında sinirli bir civciv beklemiyordu. 

Albino 《ChangLix》Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin