7. ve 8. Bölümler

94 39 40
                                    

7. Bölüm : Bu Bir Felaketti!

Esin Çayır

Beş el feneri de Toprak ' ın yüzüne tutulmuştu. Yüzüne nur inmiş gibi duruyordu. Gülmemek için dudağımı ısırıyor bakışımı başka yöne çeviriyordum ama o sırada Boran'ın kıkırdamasıyla kahkahayı patlattım. Beni Kerem, Açelya ve Mira takip etti. Hepimiz kendimizi tutamayıp kahkahalara boğulduk. Çok geçmeden Toprak

-"Düştüğüm yetmezmiş gibi kör olmamı da mı istiyorsunuz?" diye söylendi. Toprak' ın sitemiyle gülmeyi bırakıp hepimiz aynı anda fenerleri Toprak'ın yüzünden çektik. Daha sonra Boran fenerini yere bırakıp Toprak'a elini uzattı "Gel buraya!". Toprak kendine uzanan eli alıp almamakta tereddüt etti. Boran'a trip atmak ister gibi kızgın şekilde bir eline bir yüzüne baktı. Daha fazla bekleyemeyen Boran "Elimi tutuyor musun yoksa bende yanına atlayayım mı?"

Toprak soruyu duyar duymaz  "Aman aman gelme sen!" dedi gülümseyerek ve kendini yukarı çekti. Boran Toprak' ı inceleyip

-"Bir şeyin var mı?" diye sordu. Toprak üstünü silkeleyip "Yok yok zaten alçaktı çukur." diye yanıtladı.

-"Alçak olduğu belli kardeşim! Seni düşürdü." dedi Boran. Toprak gözlerini devirip güldü . Ardından biz de esprinin soğukluğundan hem buz gibi olduk hem de gülümsemeden edemedik.

Toprak ve Boran'ın arkadaşlığı çok güzeldi. İkisi sanki öz be öz kardeştiler. Çok uyumlu ve güzel anlaşıyorlardı. Demek ki bazen can bağı kan bağından önemliydi. Keşke benim de sizin gibi dostlarım olsa çocuklar diye geçirdim içimden.

-"Tamam bugünlük espri dozumuzu da aldığımızda göre devam edelim." dedi Toprak. Ardından hepimiz tekrardan gülüşüp yola devam etmek için hazırlandık. O sırada Boran'da el fenerini arıyordu. Ama ben el fenerini Toprak'a yardım ederken almıştım. Kayıp düşmesin, kırılmasın diye sağlama almak istemiştim. O hâlâ etrafa bakınırken "El fenerin bende." dedim

-"Bende onu arıyordum."

-"Düşmesin diye almıştım." dedim hafif tebessümle "Teşekkür ederim." dedi ve ona doğru uzattığım fenere yöneldi. Bende ona doğru uzattım ve bıraktım ama o tutmamıştı. O an refleksle feneri tutmak için hızla öne atıldım. Boran'da benim gibi atılmıştı ama feneri ben tutmuştum Boran'da benim elimi... Çok tuhaftı , neydi bu? Sanki içim gıdıklanmıştı. Onun eli benim elimin üstündeyken hissettiğim bu duygu neydi?

Daha fazla kendimi kaptırmamak için elimi hızla çektim ve feneri eline sabitledim. Aynı hızla yanından ayrılıp kızların yanına doğru yürümeye başladım. Ben kızlarla beklerken onlarda toparlanmış yanımızdan geçiyorlardı. Yanımızdan geçerken Boran bana baktı ama ben bakışlarımı yere çevirdim. Zaten o an fazlasıyla utanmıştım fazlasına gerek yoktu.
Erkekler önden yürürken bizde arkalarından onları takip etmeye başladık. Aramızda beş metre kadar vardı ki Açelya ile Mira iki koluma girdiler.

-"Ona karşı bir şey hissediyor musun?" diye sordu Mira.

-"Aman Mira, daha dün tanıştık hepimiz."

-"Tamam oldu bu iş oldu." dedi muzip bir tavırla.

-"Mira, gitme kızın üstüne. Bir şeyler varsa bile Esin bize emin olduğu an söyler." Daha sonra bana bakıp emin olmak isteyerek "Değil mi Esin?" diye sordu Açelya.

-"Tabii canım niye söylemeyeyim!" dedim kinaye dolu bir sesle. Ama söyleyip söylememekte emin değildim.

Açelya ve Mira'nın samimi davranmalarını şaşırmıştım açıkçası. Çok samimi değildi ama daha bir gündür buradaydık ve davranışları hiç soğuk değildi.

Tutsak RuhlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin