Hoşgeldiniiiiz! Yeni bölüm ile karşınızdayım. Yine her zamanki gibi bol bol heyecanlı bir bölüm sizi bekliyor aşağıda 👇
Ama okumaya geçmeden önce sizden yıldızları parıldatmanızı ve her satırda yorumlarınızı görmek istediğimi söyleyeyim <3 Hepsini tek tek okuyacağım...
O zaman sizi bölümle baş başa bırakıp kaçıyorum, siz bölümü okurken bende sizin yorumlarınızı okuyacağım, keyifli okumalar!
10. Bölüm: Gerçeklerin İhaneti
Açelya SönmezYüreğine iğne gibi batan bir histir acı. Sürekli acıtır durur. Ve her ne kadar çoğu acı fiziksel olarak dışarıdan hissedilse de aslında gerçek acı yürektedir. Dışarıdan görürsün acıyı ama yüreğinde hissedersin. Bu yüzden kimsenin yüreğini görmeden acısını olup olmadığını bilemezsin.
Şimdi yaşadığım duygu acı mıydı ? Tenimi yakan kavuran bu duygu muydu? Bilincimi kaybettirecek kadar güçlü müydü?
Sanki beyin hücrelerim donmuştu. Bırakın yaşadığım acıyı ben yaşadığımı bile bilmiyordum. Nefes alıyor muydum? Evet. Ama bu yeterli miydi yaşamak için?
Kafamın içinde düşünceler sel gibi akarken bedenimin biri tarafından taşındığını hissediyordum. Gözlerim kapalıydı ve her şeyi bulanık duyuyordum. Net bir şey yoktu şu an için. Ne oldu bana? Neden gözlerimi açamıyordum.Daha ne olduğunu sorgularken ensemde ki ağrı varlığını hatırlatmak istercesine sızladı. Acı dolu bir fısıltı çıktı dudaklarımdan. Etrafımdaki kalabalıktan bağırışa benzer sesler duyuluyordu. Bu kadar bilinmezlik artık fazla gelmişti. Gözlerimi zorladım. Sanki göz kapaklarım tonlarca yük ağırlıktaydı. Ne kadar istesem de adeta bana ihanet ediyorlardı. Açamıyordum gözlerimi.
Tüm gücümle bir kez daha denediğimde çok kısık bir şekilde açmayı başardım. İlk gördüğüm şey beni kucağında taşıyan bir çift kahverengi gözlerin sahibiydi. Omzundaki saçlar önüne gelmiş ve alnında ter damlaları oluşmuştu. Acele ve korku dolu bir şeyler söylüyordu diğerlerine. Her ne kadar izlemek istesem de, sanki fazla bir şey istemiştim gibi, kendiliğinden tekrar kapandı gözlerim. Bilincim de gözlerimi taklit etti ve bütün sesler kesildi.
Toprak Kırat
Korku dolu nefeslerim yüreğimi zorluyordu. Ama ben nefeslerimle yarışırcasına ilerliyordum. Kollarımın arasında yatan Açelya'ya baktım. Baygın bir şekildeydi. Hepimiz olabildiğince hızla ilerliyorduk. Telaşla "En güvenli yere doğru gidin!" dedim.
Hepimiz tek bir yürek olmuş Açelya için savaşıyorduk. Az önceki deprem çok şiddetli geçmişti ve kahretsin ki Açelya en çok zarar görenimiz oldu. Onların yanımıza gelmelerini beklerken Açelya'nın çığlığı bunu engellemişti. Hepimiz çığlığın geldiği yere baktığımızda Açelya'yı ensesini tutmuş bir şekilde yere düştüğünü gördük. Tünelin tavan kısmından kopan taş Açelya'nın ensesinden biraz yukarıya denk gelmişti ve o bölgede orta çaplı bir kanama meydana getirmişti. Şu an ise elimdeki bez parçasıyla ensesine baskı uyguluyordum.
Koşmaktan artık nefesimiz kesilmeye başlamıştı. Ne kadar çok uzağa gidersek o kadar güvenli olur diye koşuyorduk. En arkada ben vardım ve Boran hızını yavaşlatarak yanıma gelince "İyi mi?" diye sordu.
Kesik kesik nefes alarak "İyi olacak!" dedim umutla.
Kerem "Tamam burası iyi, zaten koşacak gücümüz kalmadı artık." dedi.
Haklıydı. Kimse bir adım daha atamazdı. O yüzden Esin ve Mira hızlı bir şekilde çantadan çıkardıkları uyku tulumunu yere serdiler. Mira "Buraya getir." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutsak Ruhlar
Genç KurguKaranlığa mecbur bırakılırsanız , artık karanlıktan korkmaz ona alışırsınız . Biz 6 öğrenci , 6 insan ya da 6 önemsiz kişi ... Her sene geldiğimiz öğrenci yurduna bu sene her şeyden habersiz bir şekilde geldik . Geldik ve her şey bitti . Hayatımız b...