Aslında neden üzüldüğümü bilmiyormuş gibi yapıyorum

23 1 0
                                    

Tüm gün surat asıp durdum. Bu cümleleri yazarken ağladığım için mutluyum çünkü kendimi ağlamak için çok zorladım ama bir türlü içimdeki ağırlığı atamadım. Şu an istemsizce ağladığım için bir nebze olsun nefes alabiliyorum.

Uyuyamıyorum, uyumak istemiyorum. Hiçbir şey yapmak istemiyorum. Genzimi yakan bu acı beni zorla gülümsetiyor.
Günlerin bi önemi yok, hepsi aynı.
Korkuyorum, olacaklardan ve olmayacaklardan.

Ben diyebiliyorum, ben bu kadar acı çekiyorsam o nasıl acaba cümleleri geçiyor içimden. Huzurla uyuyabiliyor mu? Yarın bizim için güneş doğacak mı? Yarın içimde bir şeyler kırılmadan gülebilecek miyim?
Gözlerimi kaçırmadan cümle kurabilir miyim?

Neden acı çekiyorum? Başkalarını kıskandığım için mi? Yapamadığım şeyleri başkaları yapabiliyor diye mi üzülüyorum?

Ne zaman kalbimin atış sesini yeniden dıyabileceğim?
Ne zaman bu nefesler bana kendini unutturacak? Nefes alışverişlerimin  sayısını saymayı ne zaman bırakacağım?

Gözlerim dinlenecek mi? Mor halkalar beni terk edecek mi?

Tek acı çekenin ben olmadığını biliyorum. Manyak bi ilgi bağımlısı olduğumu, anksiyetesi boyunu aşmış biri olduğumu biliyorum.
Sadece...
Sadece biraz yaşadığımı hissetmek istiyorum.
İçimdeki huzursuzluğu siktirip atmak istiyorum.

Endişelerimizden önümüzü göremiyoruz.
Alışkanlıklarımızdan vazgeçip yeni bi hayata başlamak bizi ölümüne korkutuyor.
Bi yanımız bu hayatı merak ediyor, bi yanımızda uzak durmak istiyor.
Ben sadece...
Boşver, ne istediğimi ben de bilmiyorum.

Gözyaşlarım yüzümde kurudu yine ince bi iz bıraktı, ağlamak zayıflatır diyorlar bu yüzden mi çok yesem de aynı kilodayım?

Ne kendime yetebiliyorum ne de başkalarına. Pek bir işlevim yok, kalbimin karanlığı yüzüme yansıdı.
Annem gittikçe hayalete benzediğimi söylüyor, diğer insanlar da içten içe yıkıldığımı görüyor mu?
Oysa ben güçlüyüm imajı vermek için çok çaba sarf ediyorum. İnsanlar arkamdan bu kız çok ketum olmuş diyor mu ki?
Çirkinleşmiş, kendini beğenmiş, başarısız diyor mudur?
Bilmiyorum, eskisi gibi canımı yakmıyor artık. Geceler boyunca ağlardım, artık sadece şaşırıyorum aniden duyunca.
Güçleniyor muyum yoksa daha da mı batıyorum?

Hayatta ne de çok üzülecek şey var. Mutlu olmak istiyorum ama bana çok uzak geliyor.
Mutlu etmek istiyorum ama kendime faydam yok. Ne trajik.

Uyumalıyım ama istemiyorum. Yarın sabah uyanmamak korkutuyor beni. Ama çöp gibi yaşamak da canımı çok yakıyor. Yaşamaktan ziyade ölüyormuş gibi hissediyorum.

Yazmak bile zor geliyor. Gözlerimi kırpıştırmak bile.
Sanırım zamanında çok mutluymuş rolü yaptım, mutlu rolü yapmaya alışıp mutsuzluğumu iyi gizlemişim ama artık gücüm yok. Ne rol yapmaya ne de buna alışmaya.

O insanları kıskanıyorum. Mutlu olabilenleri. İçlerinde mutluluk kırıntıları olanları, yaşama sevinci olanları.
Yaşamak nasıl hissettiriyordu?

Arkadaşının olması nasıl hissettiriyor? Birine nasıl güvenebiliyorduk? Kendime bile güvenmiyorum.

Neden ağladığımı biliyorum ama canımı neden bu kadar çok yaktığını bilmiyorum. Çok istediğim ve olmadığı için mi üzülüyorum?
Oysa buna alıştığımı sanıyordum. Sanırım içimdeki küçük kız bi nebze de olsa umut sahibi. Yaşama tutunmaya çalışıyor. Olmadıkça da acı çekiyor. O umudu bırakmasını istiyorum, umut etmek, olamadığında yeniden ağlamak istemiyorum.
Ama bi yanım da sıkı sıkı tutmasını söylüyor ona. İnsanlığımdan kalan son parça diyor. Son çabalayış. Son çırpınış. Bu sefer geri dönüş yok diyor.
Hissizleşmek mi acı çekmek mi? Acı çekmek canımı çok yakıyor, hissizleşmekse... Tamamen ölü gibi hissettiriyor.

Okullar açılacakmış. Neşem yok, her zamanki gibi.
Klavyedeki harflerle bakışıyorum ama yazamıyorum. Boş bi çaba. Boş masraf. Boş çırpınış. Büyümenin bu kadar s*ktiri b*ktan olacağını tahmin edememiştim.

Yalnızca 18 yaşınds biriyken büyük sorumluluklar almak  zorunda olmak beni fazlasıyla yıpratıyor. İstemiyorum. Baskı fazla. Gözyaşlarım çoğalıyor. Dudaklarımı birbirine bastırıp acı şekilde gülümsüyorum.
Sanırım buna da zamanla alışırım.
Ve hissiz damgası yerim.

Eskiden saçlarımı kestirince mutlu olduğuma inanırdım. İkinci kez kestirdiğimde acımın içimden hiç gitmediğini anladım.

Saçlarım dökülmeye başladı yine. Kafamın dibinde yavaş yavaş açıklıklar olmaya başlamış. Sadece birazcık üzüyor. Çok değil. Yine kestirmek istiyorum. Ama bu sefer kafamı.

Okul başlayınca çoğu güzelleşmiş olacak. Solan yüzüm, mor halkalarım ve kilolarım. Kırıntı şeklindeki özgüvenimi alıp götürüyor. Yok olduğumu hissediyorum, yeniden.

Yüksek sesli müzikler düşüncelerimin sesini kesmiyor, artık işe yaramıyor. Yürüyen bi hüzün gibiyim.


01.09.21
01.11
Berkcan Güven ve Sefo Samsun'da Konser Verdi
Tüm gün ağladım
Kardeşimle.

Kendime (Eski Adıyla Sevgiliye) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin