Düğümledim

30 7 19
                                    

Kafam ne isterse onu yapıyorum.
Yapmaya çalışıyorum. Asiyim ve bunun nedenin ne olduğunu biliyorum.

Kendim.
Bazen gerçekten konuşmak istiyorum.
Ama kendimi engelliyorum. Sonucunun değişmeyeceğini bildiğimden kendimi susturuyorum, çenemi kapattırıyorum.

Ne istediğimi biliyorum.
Sadece bunun üstünü örtüyorum.
Çünkü ben ne yaptıysam üstü örtüldü, bazılarını kendim örttüm, bazılarını annem.

Hayatıma uygun olmayan ne varsa annem örttü.
Ve ben bu hayata kendimi kapadım, kendi kendimi örttüm.

Ne zaman bir şey yapacak olsam buna karşı çıktım. Huysuz bir çocuk olduğumu biliyordum.Evet az bir şey de olsa huysuzdum ve bunun üstüne bir şeyler eklenince huyum kurusun düzeyine geldim.

Özgüven eksikliği. Kendi hariç her şeye değer veren insan tipi. Oysa eninde sonunda kendine kalacağını biliyor.
Evet kaldım. O da haklı olarak bana sahip çıkmadı, haklı da.

Bir şeyi isterken zorluk çeken ve en ufak söze o şeyden vazgeçebilecek insan.
Evet o benim.

Yıllarca ne olduğunu anlamadım, yalnızdım.Çevre kurma konusunda berbattım. İnsanlar yalakalar.
Ders notların ne kadar iyi olursa o kadar olur, o kadar insan yanında olurlar. Benden iyisi geldiği zaman da sattılar. Ucuz insan müsveddeleri.

Sessiz bir insandım, bir şeyler istediklerinde bunu yapardım meğer bu insanları kullanmakmış.

Ne zaman konuşmaya başlasam başka bir yerden duyuyordum. Asla akıllanmadım. Aynı hatayı üst üste yapmak aptallıktır. Uslanmayan bir aptal.

Bende yazılara sığındım. Bir günlük tuttum ve yaşadığım yere mütemadiyen adını Doğa koydum.
Sevdiğim bir kutum vardı. Kırmızı aynalı kutu.Onu alıp merdiven altına gider konuşurdum.

Babam banyoda ne konuşup durduğumu sorardı.Her zaman geveze bir insan oldum. Kendimle konuşmazdım, çamaşır makinesiyle konuşurdum.
O da bozulduktan sonra orası boş kaldı.
Gün geçtikçe, bunlar düzeldi.Kendi halime kaldım, yine başkalarına sır verdim.
Kimseden duymadım.

Eğlence anlayışım, sessizce okula gelen yeni kişiden hoşlanmaktı. Şıpsevdinin tekiydim.Kendimi bu eğlence ile eğlendiriyordum. Hâlâ da öyleyim.
Aptal gibi davranmadığım bir tek bu var.
Sevdiğim kişiye açıldığımda 4 yıl dalga geçtiler. Yine de onu sevdiğim için pişman değildim. Aptaldım.
Ama bir daha böyle bir aptallık yapmadım, platonik devam ettim. Sonra ne kadar doğru yaptığım için kendimi tebrik ettim. Dinen de uygun değildi.

Hâlâ bazen sataşıyorlar.

Sonra büyüdüm. Ciddi bir şeyler oldu. Karar vermedim. Bize ne söylendiyse onu yaptım. Mükemmeli düşledim ve ona yakın olabilmek için çabaladım.
Mükemmel olamadım.
Kavruldum.
Kendi kendimi yaktım.

Kilo vermem gerektiğini söyleyen aileme inat daha çok yedim. Kilolarımı seviyordum.
Kilo vermem gerekiyordu, güzel bir baskıydı.
İşkence gibiydi. Asla bunları dinlememek için kilo vermedim. Daha inat ederek yedim.
Pişman değilim, düşündüğümden daha güçlüydüm.
İnat edersem yapabileceğimi biliyordum.
Mezuniyet için kilo verdim, eğlenceliydi.
Ailemin beni övüşünü sallıyordum.

Kıyafet buldum, giydim güzel oldum ve mezuniyet bittikten sonra yemeye yeniden başladım.
Ailemin kilo aldın sen demelerine aldırmadım.
Günde 11 çikolata yemiştim, Didosu, Albeni'si, Caramio'su... Oysa diğer kız yediği Petitolar ile övünüyordu.

Çikolata yemekten vazgeçmedim.

Tatilde kendi kendimi kahrettim. İstediğim yeri alamadığım için.
Ne olduysa o zaman başladı.
Ailem ile tartışmaya başladım.

'Kafana buyruk davranıyorsun.'

Buna çok sinirlendim. Ergenlik de çarpmaya başlamıştı.

Hiçbir zaman akranım olan erkeklerle konuşurken normal olamadım, onlarla kurduğum cümlelerde saçmalıyordum.
Her şeyi rayına oturturken bir tren geçti ve ray eskisinden daha kötü oldu.

Her şey sarpa sardı.
Arkadaşım dediğim insana bağlı kaldığımdan çevreyle iletişim kuramadım.
Ve çevreyle konuşmaya çalışırken sesimi kaybettim.
Arkadaşım dediğim insanı kaybettim, iletişim kurmaya çalıştım çevreyle.
Başaramadım, elime yüzüme bulaştırdım.

İçten içe 3 yıldır mahvolduğumu biliyordum. Kendi kendimi mahvettiğimi biliyordum.
Sonra insanların darbelerini aldığımı fark ettim, başından beri aldığımı fark ettim.
Tökezledim.

En büyük korkumla baş başa kaldım.
Kırıldıkça darbe aldıkça, en ufak şeyde acısını çıkarmaya başladım, pişman oldum, pişman olmadığım konusunda kendime öğüt verdim.

Fazla sesim çıktığında mızmız oldum.

Ben acımı hafiflettiğini düşündüğüm için kısık kısık sesler çıkardım.
Mızmız oldum.
Sorun değil.

Aptal olduğumu bildiğim halde aptal kelimesini kendime yakıştıramadığımdan mal dedim. Malım.

Kendi kendimi telkin ederdim. Artık yapamıyorum.
Hayallerim için çabalardım, hayal kurmaz oldum. Sanırım en acısı da buydu.
Hayaller aleminde mutlu mesut yaşarken gerçek hayatı sallamazken hayal kuramamak bu iğrenç dünya ile kalmak can yakıcı.

Her zaman karşılaştırıldım. Hırslıydım. Artık hırs'ın h'si yok.

Gökyüzünün güzelliğini keşfettim. Gecenin.
Ay'a anlattım. Ona dede derken üzüleceğini düşündüğümden Ay abi dedim.
Gecenin ayazında tir tir titrerken onunla konuştum. Soğuğun içime işlemesine aşık oldum.
Her zaman üşümeyi sevmişimdir.
Ortaokuldayken kursa kaldığımda yağmurlu havada  ellerimi açarak ıslandığım zamanları hatırlıyorum. Dönüyordum. Islanmak hoşuma gidiyordu.
İlk kar yağmaya başladığı zaman gri botlarımla koşarken düştüğümü hatırlıyorum. Gülmüşlerdi. Gülmüştüm.
Ayağa kalkmış merdivenlerden temkinli bir şekilde koşarak inmiş ve dışarıda kendime sakin bir yer bulup kollarımı açmış, ilk karı yaşıyordum. Zıplıyordum, sağa sola koşuyordum yukarıdan bana gülen, eğlenen insanlara el sallıyor, ben de gülüyordum.

Yağmuru, karı sevdim. Yeşiline aşık olduğum yerin, mavisine de aşık oldum.
Göğe de aşık oldum.
Sonra da karanlığı sevdim.
Gecesini sevdim.

Ne kadar da güçlüymüşüm.Gülümsetiyor bunları hatırlamak.
Şimdi ise dışarı tek başıma çıkacak cesaretim yok.
Yağmura ne kadar kederli baktım oysa camdan.
Dışarı çıkmaya gücüm yokken, dönmeye cesaretim yok.
Sınıftan dışarı çıkmaya cesaretim yok.

Ne az bir şey olan güvenim kaldı, ne cesaretim ne de habire gülen yüzüm.

Her zaman gülümsemeyi çok sevdim. Yakışsın ya da yakışmasın ,çok sevdim çirkin çıkan fotoğrafları büyütüp yine gülümsedim.
Sadece şimdi sayısı azaldı.
Yine de gülümsüyorum.
Bu dünyada en çok insana masum olduğu tebessüm yakışır, insanlar çekemedikleri şeylere çirkin derler ya da hoş bulmak istemedikleri şeye.

Bir gülümseme bir yüzde sadece unutulduğu için emanet gibi durur.
Oysa yerini özlemiştir o, aynaya geçip hep gülümserim, suratımı asar yine gülümserim.
Göz kırparım. Dışarıdan komik görünüyor ama gülümsemeyi severim.

Sadece artık eskisi kadar günahsız değilim, suçluyum, biraz da mahkum.
Yine de o çirkin halime inat gülümsüyorum.
İnsanların dedikleri hakkında umursamadığım gülümsemem var.
Dışarıdan komik duruyor ama ben yine de seviyorum.

Yine buraya bağladım.

Öyle işte.

Kendimi kendime düğümledim.




Kendime (Eski Adıyla Sevgiliye) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin