hate

17 0 0
                                    

Açıkçası nereden başlayacağımı, önce kime kızmam gerektiğini, kime suçu yüklemem gerektiğini bilmiyorum.

Habire geçmişten bahsetmek istemiyorum ama insanlar üç yerde gidip gelip gelerek yaşar ; geçmişte yaşayanlar, şu anda yaşayanlar ve gelecekte yaşayanlar.

Bir de yaşamayanlar var tabi. Yani acılarda yaşayıp yaşadıklarını unutmak isteyenler. Yine de konumuz bu değil.

Sonuç olarak her sabah gözlerimizi açıyorsak biyolojik olarak yaşıyoruz demektir.

Ortaokula başlayana kadar annemin zorla yemek yedirdiği, huysuz ve mızmız bir kızmışım. Yemek yemez, habire hareket eder ve olduğum yerde çok fazla itiraz edip ses yaparmışım.
Fotoğraflardan da biliyorum, çalı gibi ince bi kızmışım. Bakışlardan da  aslında huysuz, başına buyruk ve özgürlük için mücadele eden biri olduğum anlaşılıyor. Tabi bakışlarım ikiye ayrılıyor genelde, biri kameranın objektifine meydan okur gibi baktığım resimler diğerleri ise gözlerini kaçıran, korku dolu, suspus ; oturduğu yere sinen kızın kaçamak bakışları. İki farklı tavır.

Ben genelde ortaokuldan sonrasını şöyle anlatıyorum :

" Ortaokulda kantinle tanıştım."

İlk dörde kadar evden atıştırmalık getiren birinin kantini tanıması. Yine de bu sadece  olayı biraz dramatize etmek.

Anne ve babanın genleri sağ olsun, kalıplı iri yarı biriydim, biriyim. Ortalama bir boy, kalıplı bir beden ve alınan kilolar.

Ah, hate.

Burada saklayacağım hiçbir şeyim yok, bu yüzden bahsetmemde bir sakınca görmüyorum. Zaten okuyan da yok.

Babam kilo almaya başladıktan sonra beni yanına alır uzun uzun konuşurdu benimle. Geceler, günler, aylar ve yıllar. Ah, o bazen gerçekten çok sinir bozucu oluyor.

Açıkçası ruhumda var diye düşünüyorum, çekingenlik, geride durma, korku dolu bakışlar. Sonradan mı oldu bilmiyorum.

Tetikleyiciler var mı?

Var.

Ama çok küçükken de var mıydı?

Sanırım bu geri planda kalma ruhumda diye düşündürüyor beni.

Üzülmeye ve kırılmaya çok meyilliyim.

Arkadaşlarım zayıf insanlardı, sadece ben ve bir kız arkadaşım vardı çok kilolu olan. Bunun nasıl hissettirdiğini yaşayanlar anlayacak. Bir yandan babamın konuşmaları, bir yandan okul, bir yandan beni korkutan şeyler...
Dediğim gibi üzülmeye, yıpranmaya çok meyilliyim. Bu özgüvenimi mahvetti. Giydiğin kıyafetin senin bedeninde berbat duruşu, aynada gördüğün o beden, katlanmalar ve zihninin içinde dönen düşünceler.  Özgüvenim tamamen yıprandı.

8. sınıftayken elbise bulabilmek için zayıflamayı denedim ve bir elbisenin içine girdim. Aklınıza incecik olduğum falan gelmesin, en fazla 6 kilo vermişimdir. Ki onları geri aldım.
6 kilo vermenin bile insanı o kafar iyi hissettirmesi harika bir şey. Özgüveninin kırıntıları başını kaldırıyor ve gülümseyebiliyorsun.

Liseye geçtikten sonra yeniden kilo aldım. Sınıfımdaki kişilerin hepsinin zayıf olması dışında bir sorun yok. Neyse ki o zamanlar çok sorun etmedim diye düşünüyorum.

Yalancıyım. Okul pantolonundan nefret ediyordum. Kendimi çok kötü hissettiriyordu. Basenlerim, kalın bacaklarım ve kalçam. Bu yıpratıcı.

Ne zaman öldüğümü bilmiyorum, ne zaman tamamen umudumu kaybettim?

Geçen yıl mıydı yoksa daha da mı önceydi?
Hatırlamıyorum.

Endişelerim bir dağ olmuş, önümü görmeme engel oluyor.

Bugün alışverişe gittik annemle. Alışverişten nefret ediyorum.

Evden çıkmadan önce dolabımı açtığımda giyecek bir şey bulamadım. Bu olmamasından değil.

"Neden her şeyi beyaz almışım ki?"

"Çok dar bu olmadı."

"Göğüslerim çok belirgin bu olmaz."

"Bu çok kısa ve yapışıyor."

Dolabı ateşe vermeyi hayal ettim.

Annem beyaz kıyafetler gösteriyor, istemiyorum çünkü göbeğimdeki katlar kendini belli ediyor. Annem dar kıyafetler bakıyor, onun beğendiğini almadığımızda tavır alıyor.
Bana neden göğüslerime çok taktığımı soruyor.

Bugün kendimi çok kötü hissettim.
Aslında şu an ağlamak istemiyordum.

Turuncu bir gömlek giymiştim ve yeni aldığım sütyeni giydim ilk defa. Bu çok kötü hissettiriyor. Çok büyüklerdi ve ben montla önünü kapatmaya çalışıyordum. İnsanların bana baktığını biliyordum. Birkaç tane amca ile göz göze geldim ve bu kendimi cinsel obje gibi hissettiriyor.

Çocuk sahibi olmak istemiyorum neden bu kadar büyükler? Evlenmeyeceğim, varlıkları bu kadar büyük oluşları anlamsız. Fazla kafama taktığımı söylüyorlar çünkü onları siz taşımıyorsunuz. Nasıl hissettirdiğini bilmiyorsunuz. Bu çok boktan.

Ben bol giyip hiçbir hattımı belli etmek istemezken kıyafetleri bu kadar kısa ve dar yapmaları beni çok üzüyor.
Moda takıntılısı bir anne. Sesi çıkmayan bir kız.

Bulanık görüyorum.

Öz saygımı tamamen kaybettim. Özgüvenim berbat durumda. Mutsuzum. Zihnimdeki düşünceler hiç susmuyor.  İstemediğim bir hayat sürüyorum. Kalkmak için herhangi bir çırpınış göstermiyorum.
Kendimden de nefret ediyorum.

*Hallo.
bugün biraz üzüldüm. Yazdıkça fark ediyorum da çok fazla üzüldüğüm şey var. İstemediğim bir okulda okuyorum, insanların sorularından korkuyorum, bedenimle sorunum var, sesim çıkmıyor, içimde özgürlük için savaşan bir kız var ve bana baskı yapıp duruyor. Kötü olumsuz mutsuz düşünceler beni esir almış durumda.
Depresyona alıştım ve kurtulmak için gücüm yok. Umudum yok, inancımı kaybettim, gücümü kaybettim. Nefes alıp ölüyorum.
Evet, bu çok doğru.
Nefes almaya çalışıyorum, yaşadığımı hissediyorum bazen. Yaşamak istiyorum. Yine de direnmek için dermanım yok.

Nefes alıp ölüyorum.



Kendime (Eski Adıyla Sevgiliye) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin