Bölüm 18

68 21 15
                                    

                Déorn'un başında dolanan bulutlar ağır bir yük taşıyormuşçasına yavaş süzülüyordu. Havada asılı kalan nem ve bulutlardan her an fırlamaya hazır görünen yağmur damlaları ufaktan kendilerini belli etmeye başlamıştı. Nora, kapüşonlusunu başının üstüne çektiğinde etrafına kaçamak bakışlar atacak şansı yakalamıştı.

Minik gruplarında General Demouri ve Hwan, Eris ile Nora'nın önünde yürüyorlardı. Zizuph'u şehrin dışında bırakmak zorunda kalmışlardı çünkü konuşan bir rakun hiçbir yerde normal karşılanmıyordu. Eris'in suratı mermer gibi hissiz ve boştu. Bakışlarında eski halini anımsatan hiçbir muziplik görünmüyordu. Nora'nın bakışları önündeki iki adamın sırtına çevrildiğinde gözleri ister istemez etraflarını çevreleyen diğer insanlara kaydı.

İnsanlar istemeden de olsa bu minik gruba yaklaşmıyorlardı. General Demouri'nin siyahtan başka bir renk tercih etmiyor oluşu da bunda bir etken olabilirdi ama Nora bunun, grubun yaydığı yoğun 'etki'den kaynaklandığını tahmin ediyordu.

Daha önce araştırmalarını yaparken güçlü etkiye sahip Baskınlarla çalışma imkânı bulduğunda bunu test etme şansı olmuştu; etki ne kadar güçlüyse insanlar içgüdüsel olarak ondan uzak duruyordu.

General Demouri ve Hwan önlerinde bir duvar gibi onları gizlerken Eris'in gözleri yaklaşmakta oldukları Kiosk'a çevrilmişti. Kiosk her zamanki gibi yoğun ve güzel görünüyordu. Her an yağmaya hazır görünen yağmurda bile insanlar bu köprünün üzerinde tembelce hareket etmekten çekinmiyordu.

Fil dişi renginde olan tırabzanları ve altın renginde işlemeleriyle olağanüstü görünen Kiosk, Déorn'un en güzel yerlerinden biriydi. Kemeri andıran yapısıyla altında uzanan örümcek ağına benzer süsleri onu daha da çekici yapıyordu. Fakat bugün burada olmalarının nedeni, Kiosk'un turistik çekiciliği üzerine bir konuşma yapacak olmaları değildi. Baskın avına çıkmışlardı.

Yağmur biraz daha kendini belli edecek bir biçimde yağmaya başlarken, Nora gözlüğünde biriken damlalardan kurtulmaya çalışıyordu. Eris ise durmuş ve gözlerini kapatmış, yüzünü gökyüzüne çevirmişti. Derin bir nefes alıp verdi.

"Kokularını alabiliyorum," dedi boğuk bir sesle. Bu ses tonu Hwan ve Misha'yı durdurmuştu. Arkalarını dönüp Eris'e baktılar.

Hwan, "Şimdi ne yapacağız?" diye sordu.

Eris yüzünden akan yağmur damlalarına aldırmadan konuşmasına devam etti. "Gidin, yanımda olmamanız gerekiyor. Henüz bunu nasıl kontrol edeceğimi bilmiyorum," dedi.

Misha onun bu tavrı karşısında kaşlarını çatmıştı. "Ne yapacağını bilmiyor musun?" diye sordu.

"Bunu daha önce yapmadım," diye yanıtladı onu Eris. Ardından gözlerini açıp direkt bir şekilde Misha'ya baktığında Nora, Eris'in gözlerinin sarı rengini almaya başladığını gördü. "Genellikle bir şeyi geri alırken karşımdakini sağ bırakmayı tercih etmiyorum," diye devam etti Eris üzerindeki bakışların arasından.

Nora omuzlarında bir ağırlık hissediyordu. Bunlar onun isteği sonucunda olan olaylardı ve Eris değişmeye başlamıştı. Oysa her şeyin güzel bir şekilde sonlanması, herkesin hayatına ayrı yollarda devam etmesi gerekiyordu. Nora'nın bakışları Hwan ile Eris arasında gidip geldi. Kendini daha da suçlu hissetti. B-3'ü bulan bir araştırmacı, neden sadece tek bir şeye bel bağlıyordu?

Nora kendi duygularıyla çatışırken Eris'in bakışlarının ona döndüğünü fark etti. Yorgun bir şekilde gülümsüyordu.

Vahşi Şeyler ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin