Yaptığım şeyleri neden yapıyorum bilmiyorum ama iyi hissettiriyorlar.
Ω
Nora Alpshon küçük bir kız çocuğuyken babası Lucius Alpshon, Baskınlara karşı her an tetikteydi. Bilmediği bir güce karşı savunmasız durumda kalmak onu korkutuyordu. O da bilinmeyenin üzerindeki örtüleri kaldırmak için kendini ve ailesini geri çekti. Kızı gün geçtikçe büyürken Lucius, onun güvenli bir dünyada yaşayabilmesi için çabalıyordu fakat dünyayı değiştirmek bir avuç insanın birkaç yılda yapabileceği bir şey değildi. O da kızını değiştirmeye karar verdi.
Bencilce bir duyguyla başladı deneylerine. Yanında bulunan saygın bilim insanlarıyla beraber gece gündüz çalışıyordu. Asıl işi yapan insanların yanında kendi yaptıkları pek ciddi sayılmazdı fakat çabalıyordu. Fikir üretiyordu ve olası yolları çizmeye çalışıyordu.
Lucius, Baskınların güçlerini sınırlandıramıyorsa normal insanların etkiye karşı dirençli olup olamayacağını merak etti. Bu fikir üzerine yoğunlaşıp daha Nora iki yaşındayken kızının kanını alıp laboratuvarda üzerinde çalışmalara başladı.
Herkes adamın yanında getirdiği bu kanın Lucius'a ait olduğunu düşünüyordu. Lucius Alpshon, kendini Baskınlardan korumak için onca zahmete giriyor, diye akıllarından geçiriyorlardı. Oysaki hiçbir şey göründüğü gibi değildi. Lucius'un bu berbat dünyada bencilce korumak istediği tek bir varlık vardı o da kızıydı. Kızının kanının alınmasıyla kolunda oluşan ince iğne morluklarını annesi fark etmişti fakat o da Lucius gibi düşünüyordu; Nora hayatta kalmalıydı ve boyun eğmek zorunda bırakılmamalıydı.
Nora Alpshon beş yaşına geldiğinde bu sefer iğneler çift yönlü işlemeye başladı. Artık hem kanı alınıyor hem de yeterli testleri geçmiş ilaçlar vücuduna az miktarlarda veriliyordu. Nora ilaçlara farklı tepkiler verebilirdi, bu, Lucius'un en çok korktuğu durumdu. Fakat ilerlemek için bazı riskler alması gerektiğinin de farkındaydı. Üstelik Nora iğneleri ve ilaçları idare edebiliyor gibi görünüyordu. Bu da Lucius'u motive etmişti.
Ne yazık ki korktuğu başına geldi. Nora yaklaşık altı yaşındayken ölümün yanı başında dolanmasını tecrübe etti. Kanı öylesine karmaşık bir yapı halini almıştı ki minik Nora'nın organları iflas etmeye başladı. Her şey bir anda olmuştu. Nora'nın bedenine verilen ilaçlar kendilerini iyi bir şekilde saklamış ve bir anda, kimsenin ne olduğunu anlayamadığı bir şekilde saldırmayı seçmişti. Küçük bedeni hızla kendini yok ediyordu. Nora çığlıklar atarak babasını çağırıyordu. Acıyı dindirmesi için anne ve babasına yalvarıyordu.
O gün Lucius Alpshon aklını kaybetmeye o kadar yaklaştı ki kendini gerçeklikten kopardı. Ve hiç başlamaması gereken bir döngüyü başlattı.
Lucius, ailelerine miras kalan bir duayı mırıldanmaya başlamıştı. Kendinden bir parça kanı toprağa damlattığında ise çok beklemesine gerek kalmamıştı. Yaratık ondan on beş metre ötede gözlerini meraklı bir şekilde açmış ona bakıyordu.
"Kızım," diyerek öne atıldı. Gözleri sonuna kadar açılmış, heyecandan nefes nefese kalmıştı. Zihni karman çormandı ve düzgün düşünemiyordu. "Kızımı kurtar, yaşamasına yardım et!" diye yalvardı.
Yaratık, normal bir insandan farklı değildi. Bembeyaz elleri, ince kemikli yapısıyla haddinden fazla güzel görünüyordu. Neredeyse gerçek değildi. Elindeki kartları döndürdü ve karşısında telaşla çırpınan adamın gözlerinin içine baktı.
"Merhaba Lucius," dedi sakin bir ses tonuyla. "Ben Payot. Anlaşma için beni çağırdın, doğru mudur?" diye sordu can alıcı bir gülümsemeyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vahşi Şeyler ✔
Misteri / ThrillerAerobon Savaşları'ndan sonra belirli bir grup insanda çevresine üstünlük sağlayacak "etki" adı verilen bir yetenek görülmeye başlamıştı. Bu "etki"ye sahip kişiler diğerlerine üstünlük kurdukları için onlara Baskın adı verildi. Baskınların etkisi he...