Bölüm 22

98 46 99
                                    

Her gün biraz daha değişiyorum. Değişimin yönünü tayin etmek zor ama durgun bir su kirlendiğinde kendini temizleyemez.

Siyah gecenin ortasında, yanına parlak yıldızlarını alıp kendini bir solist gibi öne çıkaran dolunay, bilgenin ona yol göstermeye çalışması gibi üzerine ışıyordu. Nora ise o gece dışarıdaydı. Kabanının yakalarını yukarı kaldırıp boğazını korunaklı bir şekilde sardıktan sonra nefesinin havada oluşturduğu buharın cılız görüntüsünü izledi. Buhar, gözlük camlarına vurup ara sıra görüşünü engellese de gece yaptığı bu ufak yürüyüşlerden zevk alıyordu.

Soğuktan kızaran ellerini, birbirine sürttükten sonra hızlıca kabanının korunaklı ceplerine sıkıştırdı. Kış gelmek üzereydi ve toprak buna hazırdı. Mevsimler arası değişimin adımları atılmıştı ve değişim kapıda bekliyordu. İnsanların buna hazır olup olmaması doğanın sorunu değildi.

Nora adımlarını Déorn'un soğuk kaldırımlarında birbiri ardına atarken bir yandan da bu zamana kadar nasıl değiştiğini düşünmeye başladı. Sessiz ve kendi halinde bir kadından, inatçı ve mücadeleyi bırakmayan birine dönüşmüştü. Yeni arkadaşlar edinmiş ve sesini yükseltmeyi öğrenmişti. Muhallebi gibi olan kasları sıkılaşmış, yeteri kadar güneş almayan teni dışarıda geçirdiği zaman sonrası sağlıklı bir renk almıştı.

Artık insana benziyordu. Öyle de hissediyordu.

İnsan olmayan arkadaşını düşündü. Bir yerlerde işini yapmaya devam ediyordu fakat uzun bir süredir Nora ile görüşmemişti. Kimi zaman Misha'dan haber alıyorlar, kimi zaman Finn ortadan kaybolup bir süre sonra onlardan getirdiği haberle geri dönüyordu.

Birkaç kez Nora'da Eris'in yanına gitmeye çalışmıştı ama Finn ona engel olmuştu. Eris, Nora'yı kesinlikle yakınlarında istemiyordu. İlk kez reddedildiğinde Nora bunun çocukça bir şaka olduğunu düşünmüştü fakat oldukça ciddi bir geri dönüş almıştı. Eris, Nora eğer yanına gelirse onu lime lime edeceğini ve anlaşmanın bu parçalanma ile etkisiz hâle geleceğini söylemişti.

Sert bir rüzgâr Nora'nın önüne gelen saçlarını yanlara savurarak suratını kesercesine esti. Ani gelen soğukla beraber burnu akmaya başladı. Ceplerinde yumruk yaptığı ellerini açarak mendil aramaya başladı ama bulamadı. Beş yaşındaki bir çocuk gibi burnunu uzun uzun çekmeye başladı.

Yanına koşar adımlarla gelen biri, burnuna doğru bir mendil uzattı. Neredeyse görüşünü kapatan mendilin arkasındaki kurtarıcısına baktı; Hwan. Mendili uzatırken gülümsüyor ve bir yandan da üzerindeki ceketi çekiştiriyordu.

Nora da ona gülümseyerek yanıt verdi ve mendili alarak burnunun ucunu sildi. Nezaket gereği arkasını döndü fakat esaslı bir şekilde burnunu temizleyemeyeceğinin farkındaydı. Elinden gelebildiğince nazik bir şekilde mendile doğru sümkürdü. Yeterli değildi.

Hwan onu anlamış gibi kıkırdadı. Gülerken omuzları dans ediyordu.

"Rahat ol, doktor. İçinde ne varsa çıkar," dedi cesaretlendirir bir ses tonuyla. Ağzının kenarı yukarı doğru kıvrılmıştı ve Nora ile eğleniyordu.

Nora gergin bir şekilde elindeki mendile baktı. Omuzlarını umursamaz bir şekilde silkti ve bütün gücüyle içinde ne varsa çıkardı. Burnu temizlenmişti fakat Déorn'un sakin sokakları gürültülü bir burun sümkürmesi ile yankılanmıştı.

Hwan'a doğru kaçamak bakışlar attığında adamın yüzünde beliren oyuncu ifade Nora'yı cesaretlendirse de içinde bir şeyler onu huzursuz ediyordu.

Vahşi Şeyler ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin