Bölüm 19

85 37 55
                                    

                Bazen gerçekleri öğrenmek harika bir etki yaratmaz.

Nora'nın Eris'in iç dünyası hakkında öğrendikleri de onun üzerinde harika bir etki yaratmamıştı. Hwan ile otel odasında yaptıkları konuşmadan sonra Nora'nın aklı sürekli meşguldü.

İnsanların iç dünyasına hiç zorlanmadan müdahale edebilen ve fiziksel anlamda neredeyse yenilmez olan bir varlığın gün geçtikçe değişimine tanık olan Nora, vücudunun en ilkel yanlarının çağrısını duymaya başlamıştı; korku ve endişe. Eris, Baskınlardan geri aldığı etkiyle çok daha soğuk ve saldırgan olmaya başlamıştı. Çoğu zaman yalnız ve ışığın ulaşamadığı yerlerde olmak istiyordu. Eskiden olduğu gibi sohbet etmek istemiyor aksine sessizce bir köşede, grubun geri kalanını izliyordu. Bu davranışlarıyla saldırmaya hazırlanan fakat ne yapacağına henüz karar verememiş, vahşi bir hayvanı andırıyordu.

Hwan birkaç defa onunla konuşmaya çalışmıştı ama son zamanlarda artık ona bile yanıt vermiyor, konuşmanın ortasında onları terk edip ortadan kayboluyordu. Eris'in bu gözle görülür değişimi herkesi diken üzerinde tutuyordu.

Eris her ne kadar onlara karşı değişmiş olsa da planladıkları 'etkiyi geri alma' işini asla aksatmıyordu. Baskınlardan gücünü geri çekerken hâlâ Nora'yı yanında bulunduruyordu elbette ama işi biter bitmez onun yüzüne bakmadan ortadan kayboluyordu.

Hwan'ın bahsettiği, Eris'ten yayılan duygusal dalgalanmaları artık Nora da hissetmeye başlamıştı. Oldukça dengesiz ve ağır hisler bir anda Nora'nın aklını başından alıyor ve ona hiç beklemediği bir anda vuruyordu. Bu yoğun duyguları kendisi bile hissedebiliyorsa, Hwan'ın durumunu tahmin etmek dahi istemiyordu.

Eris'in değişiminden sonra Hwan da çok değişmiş ve bu değişim onu daha yorgun bir hâle getirmişti. Bazen kaçamak bakışlarını Nora'nın üzerinde sabitliyor ve bunu fark edilmeden yaptığını düşünüyordu ama pek de becerdiği söylenemezdi. Nora onu bir şekilde yakaladığında durumun Eris ile ilgili olduğunu düşünüyordu çünkü Hwan'ın tedirgin bakışları Nora'ya sabitlendiğinde genellikle Eris, Nora'ya bir kaplanın ceylana baktığı gibi bakıyordu.

Nora bir gün dayanamayıp Eris'in ona olan bu garip bakışlarının arasında ayaklanmış ve tam karşısına dikilmişti.

"Derdin ne senin?" demişti ellerini kalçalarına dayayarak.

Eris odanın en uzak köşesine çekilmiş, kollarını bacaklarına sarmış bir şekilde oturuyordu. Her zamanki gibi gözleri Nora'nın üzerindeydi; tek farkı bakışları artık nazik değildi.

Eris tek bir kelime etmeden önünde, burnundan soluyan kadını baştan aşağı incelemeye başladı. Gözlerinde onu daha önce görmemiş gibi bir merak vardı. Cesaretini takdir edermişçesine ağzının köşesinde bir kıvrılma oluşmuştu. Ağzını açmıyordu belki ama bakışlarının arkasında gizlenen kelimeler pek de kibarmış gibi görünmüyordu.

Hwan, Nora'yı kolundan nazikçe çekip onu Eris'in radarından çıkardı. Nora burnundan solurken onu odanın dışına sürükledi.

"Doktor Alpshon," dedi onu neredeyse azarlar bir ses tonuyla. Gözlerini hafifçe kısmışken gözünün altındaki belli belirsiz yara Nora'nın ilgisini çekti. Ama Nora bunun dikkatini dağıtmasına izin vermemeye karar verdi.

Nora kollarını göğsünde birleştirip, sinirlerine hakim olmaya çalışırken hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Fakat Hwan bu küçük öfke krizini bir yana bırakıp, Nora'ya sabitlediği bakışlarını yumuşattı.

"Daha dikkatli olman gerektiğini söylemiştim Nora. Neden Eris'in karşısına dikilip daha fazla dikkatini çekiyorsun?" diye sordu.

"Nasıl bu kadar değişebilir anlayamıyorum. O odanın içindeki şey her neyse, benim tanıdığım kişi değil," dedi bağırmamaya çabalayarak. Çünkü Eris'in bu yeni versiyonu ciddi anlamda canını sıkıyor ve onun karşısında olmaya dayanamıyordu. Ve kendine itiraf etmekte zorlansa da ondan korkuyordu.

Vahşi Şeyler ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin