Bastığı toprak ayaklarının altında çöküntüler yaratırken attığı adımlar arasında gözlerinin karanlığa alıştığının farkına vardı. Eris'in varlığını da yokluğunu da hissedebiliyordu. Son zamanlarda huysuz davranışları üst seviyelere ulaşan Eris, Nora'ya zor zamanlar yaşatıyordu. Mağara görünür bir mesafede olduğundan beri Eris yerinde duramayan, sabırsız bir çocuk gibi davranıyordu. Nora'nın dinlenmesine izin vermiyor ve sürekli daha hızlı olması gerektiği konusunda yakınıyordu.
"Mağara artık önümüzde! Yarım günlük mesafemiz kaldı!" diyerek heyecanla Nora'nın etrafındaki dalları hareketlendirmeye başlamıştı Eris.
Orman, derinlerine indikçe sıklaşan dallar yüzünden ilerlemesi oldukça zor bir yol yaratırken bir de Eris'in o dallar arasında kıpırdaşması Nora'nın bedenine inen kırbaç etkisi yaratıyordu. Birkaç gündür yüzü ve bedeni dalların sertçe çarpmasından dolayı çizikler ve morluklar içinde kalmıştı. Nora olduğu yerde durdu ve kızgın bir şekilde yüzüne çarpmak üzere olan bir dalı yakalayıp ortadan ikiye ayırdı.
"Tuvalete gitmesi gereken bir köpekmiş gibi davranmayı keser misin artık?" dedi dalı arkasındaki çalılara fırlatırken.
"Hadsiz..." diye homurdandı Eris. Ama dalların hareketi kesilmişti.
"Teşekkür ederim," diyerek yürümeye devam etti Nora.
Mağaraya yaklaştıkça sadece adımlarının sesini ve ezdiği dallarla, toprağın sesini duyan Nora'nın alnından terler boşalıyordu. Hedefe yaklaştıkça içinde bir korku dalgası yükseliyordu. Onca zamandır sadece buraya ulaşmayı hedeflemiş, kim olduğunu ve ne için bu ormana girdiğini bile unutmuştu. Eli istemsiz bir şekilde kabanın içinde olan B-3 kutusuna gitti.
Eris'in istediğini yaptıktan sonra ne olacaktı? Eris'in tabutu neden istediğini bilmiyordu ama her şekilde istediğini aldıktan sonra ortadan kaybolabilirdi ve Nora bu konuda hiçbir şey yapamazdı. Ormanın bu kadar derinlerine inmişken yönünü bile bulabileceğini düşünmüyordu. İlk gün olduğu gibi çaresiz olduğunu düşünmüyordu ama burada bulunduğu süre boyunca hayatta kalmanın sıradan bir şey olmadığını öğrenmişti.
Hayatta kalmak inanılmaz bir dikkat ve emek istiyordu. Her an tetikte olmak, tehlikeye karşı hazırlıklı olmak ve hızlı düşünebildiğin kadar hızlı hareket edebilmeyi gerektiriyordu.
Doğada nefes almak için çabalamak gerekiyordu.
Nora yetersiz olduğunu düşünmek istemiyordu. Başını hızlıca iki yana salladı.
"Mağarada yanımda olacak mısın?" diye sordu birden bire.
"Mağaraya giremediğimi biliyorsun," dedi Eris.
"Tabut gibi bir şeyi çıkarmak için tek başıma yeterli olacak mıyım sence?"
Eris'in yılan gibi olan varlığı birden Nora'yı sarmaladı. Kulağının arkasında yapışkan bir his gibi ona yaklaştı ve bir şekilde Eris'in gülümsemesini hissetti.
"O konuda hiç endişen olmasın," dedi Eris arkasından.
Nora boşluğa doğru elini savurdu. Üzerine yapışan o sürüngenimsi havayı silkelemek istercesine kabanına vurdu.
"Bana az önce yaklaştığın gibi yaklaşma," dedi Nora. Sesi iğrenmiş gibi çıkıyordu.
"Nasıl yaklaşmayayım?"
"Islak bir havlu gibi tenime yapışıyorsun," diye yakınan Nora'ya bir kez daha yaklaştı Eris.
"Böyle mi?" dedi gülerek.
Bu sefer kulağının arkasını yalamış gibi bir his bırakmıştı. Islak ve sıcak. Nora'nın eli kulağının arkasını silmek için uzandığında hiçbir şey eline bulaşmadı. Eris kıkırdadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vahşi Şeyler ✔
غموض / إثارةAerobon Savaşları'ndan sonra belirli bir grup insanda çevresine üstünlük sağlayacak "etki" adı verilen bir yetenek görülmeye başlamıştı. Bu "etki"ye sahip kişiler diğerlerine üstünlük kurdukları için onlara Baskın adı verildi. Baskınların etkisi he...