"Karar."
Hakimin sözlerine itaat eden kalabalık aynı anda ayağa kalktı. Genç kız, buğulu gözlerini silerek onlara ayak uydurup ayağa kalkarken artık ağlamaktan yorgun düşen bedenini ayakta tutmakta bir hayli zorlanıyordu.
"Lauren Moon, Güney Kore C...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Buraya geleceğimi biliyordu...
Şifreli konuşmaları her ne kadar kafa karıştırıcı olsada sözlerindeki tek bir kelime ne anlatmak istediğini açık açık ifade ediyordu. Öfkeyle bulunduğum yerden ilerlemek üzere hareketlendiğimde hala telefonla konuştuğu sesini işitmemle kendimi evinin yanındaki ağaçların arasına doğru attım. Gizlice ona baktığımda elinde bir şeyler vardı ve onları arabanın bagajına acelesi varmışçasına koyuyordu.
"Ne zaman... hayır hayır ben gelene kadar hiçbir şey yapma. Birlikte halledeceğiz." dediğini işitirken üzerini aradığını fark etmiştim. Yeniden eve doğru ilerlediğinde aklıma düşen çılgınca fikre düşünmeden uyarak hızla arabasına doğru ilerledim ve hemen arkaya binerek koltukların arasına sindim.
Ah, bir an önce Hyunwoo'dan araba kullanmayı öğrenmem gerekiyordu. Diğer türlü oldukça riskli işlere giriyordum. Gideceği yere kadar fark edilmemem gerekiyordu, ayrıca ses çıkarmamam da gerekiyordu. Yaptığım riskin şartlarını düşündükçe oldukça zor ve tehlikeli bir işe kalkışmıştım ama buna mecburdum.
En başından beri bu çocukta bir gariplik olduğunu sezmiştim. Başta o pislik herif tarafından gönderildiğini sanmıştım ama gününün çoğunu burada geçirdiğini göz önünde bulundurarak bu ihtimal gözümden düşmüştü. Yinede başka bir şey olduğunu tahmin ediyordum ve onu da biraz önce gelmesi ve yola çıkmamızla öğrenecektim.
"Tamam yola çıktım. Bir saate orada olurum... evet az kalsın unutuyordum hemen yanıma aldım."
Demek önemli bir şeyi unutmak üzereydi. Elinde siyah bir kağıda sarılı olan bir şey ile gelmişti bu yüzden ne olduğuna dikkatli bakamamıştım. "Tamam sorun yok... unutmadım işte. Içinde kaç tane var bir bakayım."
Arabayı aniden durdurmasıyla kendimi sanki daha çok küçülebilirmişim gibi iyice kapıya yaslamıştım. Kağıdı açtığını işitirken aynı zamanda saymaya da başlamıştı. "...yedi, sekiz, dokuz tane var... ne, hayır kesinlikle aldığım günden beri dokunmadım hiç... ah, eve geri dönüp bakmamı mı istiyorsun cidden? Pekâlâ bakacağım, kapat."