•Hepimiz haksızız. Şu an yaşadığımız hayatların suçluluları biziz, başkalarını suçlamaya gerek yok.
•
Siz:
Neredesin?Geldim ben
Nefret ediyorum buradan.
Çık ortaya
Sırf buraya gelebilmek için Tae'ye yalan söyledim...
Jungkook
Nerdesin?
Çık ortaya
Pislik:
BekleSiz:
Gidiyorum benPislik:
2 dakika bekle işte. Ne kocaymış be sendeki deİki dakika yalnız kalamıyor musun?
Siz:
Tae ile alakası yok.Sadece seninle, bu spor salonunda olmak istemiyorum.
Pislik:
GeldikKapıdan içeri giriyoruz
Siz:
Şerefsiz...•
- Lalisa'dan -
Elimdeki telefonu cebime sıkıştırarak terleyen ellerimi dizlerime birkaç kere sürtmüştüm. 7 yıl sonra ilk defa en nefret ettiğim kişiyi, en nefret ettiğim yerde görecektim.
Şu an durduğum yer, yedi yıl önce Jungkook'un turnuvayı hile ile kazandığı yerdi. Sanki dün gibi hatırlıyordum...
Dışarıdan kapının kapanma sesini duymam ile arkama dönerek gelenlere bakmıştım; Jungkook kolundan tuttuğu ve şapkası ile kendini gizleyen çocuğu buraya getiriyordu.
Yıllar sonra görmüştüm işte...
Onun yüzüne dahi bakmayacağıma yemin ettiğim ilk aşkım karşımdaydı ve bana doğru geliyordu. Eskisine göre biraz daha uzamıştı. Dışarıdan bakılınca tek farkı boyu gibi görünse de, gözleri bana çarptığı anda eski bakışlarının da aynı olmadığını fark ettim o an. Zaten eskisi gibi de bakamazdı.
Sağ eliyle kolunu tuttuğu çocuğu çekiştirerek, hızla yanıma yaklaşıyorlardı.
Yıllar sonra ilk defa başını bana çevirdi, kısa bir an bile olsa yüzüne baktım. Her gün "o benim hep sevgilim olarak kalacak" dediğim çocuğun, hiç hasret çekeceğimi bilmeden öptüğüm dudakları, şu an giremediğim soğuk bir okyanus gibiydi... Sadece izliyordum.
Adımları yavaşlarken, gözünü sadece yüzümde gezdirdi...
Hiçbir yere değil, sadece yüzüme baktı. Dudağındaki minik gülümsemeyi fark etmememi ister gibi hızla sildiğinde, bende hiçbir ifade vermeden yanıma gelmelerini beklemiştim.
Birkaç saniye içinde tam karşımda durduklarında, kumral olan çocuk bana bakmıştı. Jungkook, elini kumral çocuğun kolundan çekmeden bana dönmüştü. Sadece birkaç saniye sessizce benim yüzümü izledikten sonra öksürüp, yıllardır duymadığım sesini o ince dudaklarından çıkararak benim özlemimi ortaya çıkarmamı sağlamıştı "Konuş Woojin..."
- 07.05.2014 -
"İyi ki doğdun sevgilim!" Jungkook elindeki voleybol topu ile yanıma geldiğinde, saçımı karıştırarak cümlesine devam etmişti "Artık on sekizsin"
"Doğum günümün olduğu gün, aynı zamanda hayatımı etkileyecek olan bir turnuvaya katılacağım. Heyecandan midem bulanıyor..." uzun cümlemi bitirip, heyecanımdan dolayı buz kesilen vücuduma aldırmadan ayağa kalkmıştım. Birkaç adım ilerleyerek karşı tribünlere göz gezdirmeye başlamıştım.
İşte, yüzme bölümünden olan Jennie ile tekvandonun yıldızı olan Jisoo gülüşerek birbirlerine bir şeyler anlatıyorlardı. İkisinin de yarış için giydikleri spor kıyafetler gözüme takılırken, hem kıyafetlerini inceliyor, hemde Jungkook'un cümlesine kulak veriyordum "Rose'yi hiç gördün mü? O da voleybolda ve sizin turnuvanızın başlamasına sadece bir saat kaldı"
"Salak Jimin, Rose'nin turnuvada giyeceği şortun üzerine çilekli süt döktü. Rose'de koşa koşa eve gitti ve Jimin ile beraber yedek kıyafetini arıyorlar" Cümlemden sonra, üzerinde siyah yarım atlet olan ve altındaki siyah şort ile bana doğru bakan Jennie'ye el sallamıştım.
Jisoo'da oturduğu yerden ayağa kalkarak üzerindeki '3 numara' lı beyaz tişörtünü çekiştirip, eli ile tuttuğu siyah kemerini bana sallamıştı ve adeta 'bana bulaşan belasını bulur' havası veriyordu.
İkiside buraya doğru yürümeye başladıklarında, arkama dönmeden önce son kez Jisoo'ya bakmıştım; altındaki siyah şorta, siyah kemerini geçirmeye çalışıyordu.
Okulumuzda son kuşak olan iki öğrenciden sadece biriydi o... Siyah kemer demek, insanı öldürebilir ibresini alnına yapıştırmak gibi bir şeydi. Bir diğer siyah kemer ise, en yakın arkadaşlarımdan biri olan Bambam'a aitti.
"Sizin turnuva bittikten 15 dakika sonra bizimki başlayacak. Çok heyecanlıyım." Jungkook telaşla bana baktığında, arkamı dönerek ona gülümsemiştim ve yüzünü ellerim arasına alarak parmak uçlarımda yükselip, son öpücüğüm olduğunu bilmeden minik burnuna güzel ve kısa bir öpücük kondurmuştum.
"Ne olursa olsun arkanda olacağımı bil sevgilim. Kaybetsen de, kazansan da bizim için hiçbir şey değişmeyecek. Seni yine en iyi spor üniversiteleri almak için can atıyor olacaklar. Bu sadece seviyeni belirlemek için yapılan bir yarış, böyle düşün ve endişelenme..."
"Ben buradayım ve adımın Lalisa olduğunu bildiğim kadar sana güveniyorum."
****
Yorum yazmak bu kadar zor olmamalı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
livre d'égoïsme
Fanfiction"Ben sana böyle mi öğrettim? Sil o göz yaşlarını." 7 yıl önce bir hile olayı yüzünden ayrılan çift, Jeongguk'un mesajı ile yeniden bir araya gelir. Ancak, Lalisa çoktan evlenmiştir. bencilliğin kitabı, liskook by kimflaess