XIII - Genç Yaşlılar

848 82 19
                                    



Güzel bir son için bazenleri acı çekmek gerekir.


"Lalisa, sözleşmemizin bitmesine iki ay kaldı"

Taehyung'un cümlesini onayladıktan sonra dudaklarımı aralamıştım "Biz ayrıldıktan sonra neler yapmayı düşünüyorsun? İkimizde çıkarlarımız için birer arkadaş olarak evlenmiştik zaten. Sadece gereğinden fazla yakındık" gülümseyerek beni cevaplamıştı "İlk olarak birkaç yıllığına işime yurt dışında devam edeceğim. Seni özlemeyeceğim değil tabii..."

"Yedi yıl boyunca çok iyi oyunculuk yaptın Lalisa... sana sarıldığımda benden gerçekten hoşlandığını falan zannediyordum." Ona gözlerimi devirip, etrafa minik bir kıkırtı bıraktıktan sonra araya girmiştim "Dışarıya gerçekçi görünmek için evde de gerçek bir aile gibi olmalıydık. Bende sonuna kadar öyle davrandım. Tabii bana bu zamana kadar ettiğin yardımın karşılığını evde yedi yıl boyunca sana karşı hep somurtarak geçiremezdim."

Turuncumsu saçlarıyla biraz oynadıktan sonra konuşmuştu "Yedi yıl sonra yalnız yaşamaya başlayacağım... Sanırım biraz tırsıyorum" şaka ile karışık cümlesine karşın gülümseyip onu onaylamıştım "Biraz geç oldu ama umarım gerçekten mutlu olursun Taehyung. Bu zamana kadar benim için yaptıklarının haddi hesabı yok..." cümlem sonlara doğru biraz daha durgunlaşırken sesim kısılmıştı ve Taehyung'da sırtımı sıvazladıktan sonra beni cevaplamıştı "Eğer sen olmasaydın, gireceğim iş yeri düzeni olan bir ailem olmadığı için beni işe almazdı. Seninle evlenerek hem istediğim şirkette güzel bir konuma sahip oldum, hemde güzel günler geçirdim"

Dudaklarımı büzerek aynı konuyu yine açmıştım "Cidden ne saçma bir kuraldı o öyle? 'Eğer yalnız bir adamsan düzenin olmaz ve bizim şirketimizde düşüşe neden olursun...' çok sinir bozucular!" Beni onaylayarak konuşmuştu "En azından bu evlilik ikimizinde yararına oldu ve hem akademik olarak hemde malum konularda istediklerimiz oldu..." onu onaylayarak konuşmaya girmiştim "Sayende annenin kliniğinde yıllardır tedavi görüyorum ve sayende yıllardır Jungkook'tan ayrı kalabildim. Henüz geçen haftaya kadar Jungkook'un suçlu olduğuna kendimi o kadar inandırmıştım ki, yıllar önce Jungkook'un suçsuz olduğunu söyleyen taraf sanki ben değilmişim gibi..."

"Şunu kabul et. Gerçeği bilsen de bilmesende eğer seni tutan biri olmasaydı çoktan Jungkook'un kapısına dayanmıştın" göz kırparak konuştuğunda, ona tekrar gözlerimi devirmiştim ancak haklı olduğunu biliyordum ve tekrardan dudaklarımı aralamıştım "Sanırım... artık kapısına dayanabilirim. Ölürsem bile hayatımın son birkaç ayını yada yılını her neyse, güzel yaşamış olayım."

"Yedi yıldır mücadele ediyorsun. Ayrıca fark ettiysen morarmaların ve bayılmaların fark edilir derecede azaldı. Lütfen saçma sapan konuşma. Aklımı sende bıraktığın için gidemeyeceğim bak..." bana neredeyse dolmayı bekleyen gözleri ile baktığında ona sarılarak burnumu çekmiştim "Jungkook'un da yıllar önce dediği gibi "siz yakın arkadaştan fazlası gibi gözüküyorsunuz" haklıydı. Bu zamana kadar benim için arkadaştan daha fazlası oldun. Artık mutlu olma sırası sende"

Benden yavaşça ayrıldığında kare gülümsemesini sunarak konuşmuştu "Sende şu lanet hastalığı aklından at ve iyi düşün. İyileşeceğine eminim. Zaten iyileşeceğine emin olmasam sana birkaç yıl daha bakar ve seni Jungkook'un eline bırakmazdım." Gülerek konuştuğunda, bende kıkırdayarak onu onaylamıştım "Sen beni ikna etmeseydin yine benimle kalmak zorunda kalırdın. Şimdi tek sorunum Jungkook'a kendimi nasıl affettireceğim..."

"Daha geçen gece buluşan siz değil miydiniz? Bulursun bir çaresini" ondan gözlerimi kaçırarak sessizce konuşmuştum "Of o gün lanetli bir gündü... hatırladıkça utanıyorum"

- Malum Gece -

Jungkook ile arabadaydık ve yıllar sonra olan özlemimizi gidermek için ilk olarak dudaklarımızı ortaya koymuştuk. Öpüşmeden ziyade bekliyorduk. Dudaklarımızı birleştirmiş öylece duruyorduk. Zaten Jungkook onu birazdan durduracağımı biliyor gibi bekliyordu...

Nefeslerimizin birbirine karışması, dudaklarımda hissettiğim o sıcaklık farklıydı. Sanki... sanki onun dudaklarını unutmuş gibiydim. Ama hatırlamak içinde her şeyi yapacaktım. Sadece şu an değildi. Zamanı şu an olamazdı.

Yavaşça dudaklarımı ondan ayırdığımda bu anı bekliyormuş gibi o da yavaşça benden ayrıldı ama istemeyerek ve zorla ayrıldı(k)...

"Biraz önce dediğim cümleyi unut. Aynı zamanda bu anı da... En azından zamanı gelene kadar benden uzak dur. Zamanı geldiğinde ben sana geleceğim"

Bir şey demesine izin vermeden çıktım o soğukta, o arabadan. En azından şu an yapmam gereken şeyi yapmaya çalışıyordum. Duygusal bir bağ olmasa da evliydim ve evli olduğum adamı arkadaşım olarak görsemde onu aldatamazdım.

Sadece iki ay daha sabretmeliydim. İki ay sonra Jungkook'un peşinden koşarak önce kendimi affettirip, daha sonra da özlem giderebilirdim. Tabii hâlâ yaşıyor olursam.

****

Olaylar biraz karışık umarım anlıyorsunuzdur. Eğer karışan ve anlamadığınız bir yer varsa sorabilirsiniz.
Zaten bu bölümde geçiş bölümü gibi oldu

Sanırım birazda ters köşe oldu. Ama inanın en iyisi böyleydi. Çünkü Lisa bir gün Taehyung'a, bir günde Jungkook'a gidebilecek bir karaktere sahip değil ve hiçbir zaman olmadı da. Bu yüzden her şeyin bir zamanı var. Lalisa'da zamana uyuyor.

Umarım olaylar kafanızda oturmuştur...

Oy ve yorum atmayı unutmayın.
Yeni bölümde görüşürüz👋

livre d'égoïsmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin