IX - Gerçek Bir Yalan

950 88 12
                                    



Neden özür dileyeyim ki?
Zaten yalan söylemek için yaratıldık...

Güzel bir ağlama seansı ile gece uyuyakaldıktan sonra üzerimdeki yorgunluk ile ayaklarımı yere sallandırıp, terliklerimi ayağıma geçirmiştim.

Taehyung erkenden gitmiş olmalıydı ki yanımda yoktu. Zaten geceleri de çok geç geliyordu. Çalıştırması gereken atletizm öğrencilerine dersler veriyordu.

Yavaş adımlarla ve esneyerek lavaboya girip, karşımdaki aynadan birkaç saniye yüzüme göz gezdirmiştim. Göz kapaklarım şişmiş, göz altlarım ise morarmıştı. Ağlamamın nedeni pişmanlık gibi görünse de; aslında anılarımızı hatırladığımdan ağlıyordum. Anılar bir yana, onunla geçirdiğim her dakikayı özlesem de, asla içimde bir pişmanlık kırıntısı yoktu.

O günlere geri dönmek ve her şeyi düzeltmek istemiyordum.

Sadece Jungkook'un artık 'dopingci' damgasının üzerinden kalkmasını ve işini geçte olsa eline almasını istiyordum. Zaten bizden bir beklentim yoktu. Her şey için çok geçti.

Ona inanmayarak hayatımdaki en büyük günahı bile işlesemde, ona inanıp yanında kalsaydım en büyük günahı yine işlemiş olacaktım. Daha fazla acı çekecekti...

Bizim ilişkimiz yakılmış, külleri ise saklanmaya değmeyecek şekilde bir okyanusa fırlatılmıştı. Yani geriye kalan somut hiçbir şey yoktu. Sadece yaşadığımız ve zorla hatırladığım hayal meyal ama çok güzel olan anılar kalmıştı geriye...

Ellerimi yavaşça saçlarıma uzatıp, açık kahverengi olan peruğumu yavaşça yerinden oynatmıştım. Sağ elim ile yapay saçlarıma elveda ederken, yine kendim ile baş başa kalmıştım.

Gerçek Lalisa ile.

Üzerinde bir tel dahi olmayan kafama göz gezdirip, küvetin musluğunu çevirmiştim. Kendime bile yıllardır açıklayamadığım gerçeğim ile üzerimdeki geceliği tutmuştum. Yavaşça saten gecelik olan gömleği üzerimden çıkarırken, altımdaki siyah şortu da bacaklarımdan kaydırarak düşürmüştüm.

Kızaran gözlerim yıllardır taşıdığım bu ağırlığı kaldıramaz gibi tekrar dolmuştu. Yine gözlerim yüzünden etrafı bulanık görürken, iç çamaşırlarım ile beraber yavaşça küvete girdim. Sıcak su ile bedenim biraz rahatlatırken, kafamı küvetin başlığına yaslayıp bacaklarımı uzatmıştım.

Sağ tarafımda bulunan hindistan cevizli duş jelini elime alarak; kapağını açıp ferahlatıcı kokunun etrafa yayılmasını beklemiştim. Gelişigüzel şekilde küvete biraz döktükten sonra, gözlerimi kapatarak biraz rahatlamaya çalışmıştım...

En azından fısıltı şeklinde bir ninni gibi gelen su sesi sayesinde belki biraz da olsa burada dinlenebilirdim.

- 07.05.2014 -
(Yarışma öncesi)

"Bari bugün kavga etmeyelim. En heyecanlı günümüzde bile cidden yine Taehyung'umu düşünüyorsun?" Sıkılmış bir vaziyette elimdeki basketbol topu ile ona sorduğum soruya karşın beni cevaplamıştı "O çocuğa gıcık oluyorum. Cidden onunla görüşmemek bu kadar zor mu?"

Elimdeki basketbol topuna işkence eder gibi muamele yaptıktan sonra sakince Jungkook'u cevaplamıştım "Jungkook, kaç kere daha söylemeliyim? Bu dünyada her istediğin olacak diye bir kaide yok! Arkadaşlarıma karışamazsın. Bu zamana kadar her şeyime karışmana izin verdim. Voleybolda forma seçimi yaparken bile hangi renk olacağına neredeyse sen karar verdin!"

Elimdeki basketbol topunu sinirle potaya fırlattığımda top, pota çizgisinin yanında bir tur dönüp içeri girmeden düşmüştü.

Jungkook, oturduğu basketbol topunun üstünden kalkıp, beni ima ederek konuşmuştu "Sadece forma rengini seçerken bana fikrimi sordun?" gözlerimi devirip, yanımdaki kutudan bir tane daha top almıştım ve topun hizasını potaya ayarlarken tekrar konuşmuştum "Eğer böyle davranmaya devam edersen iyi şeyler olmayacak. Şu saçma kıskançlıklarına bir son vermelisin. Eğer bana güvenmiyorsan, beni terk edersin. Hah, eğer bana güveniyorsan lütfen kapa çeneni. Bıktım artık!"

"Senin için terk etmek bu kadar basit yani?" Bana anlam veremeyerek ve hayal kırıklığı ile baktığında, aynı şekilde ona hayal kırıklığı ile bakmıştım "Sen daha sevgiline güvenemeyen birisisin. Neden basitliği sorguluyorsun ki? Sen böyle yapmaya devam ettikçe beni aldattığın için canımı sıkmaya çalıştığını düşünmeye başlayacağım."

"Madem öyle, o zaman bir iddiaya girelim." Düşünceli bir şekilde konuştuğunda, elimdeki diğer topuda potaya göndererek ona dönmüştüm. O ise önce topun gidişini izleyerek mırıldanmıştı "Aferin, iki sayılık attın."

"Ne iddiası?" Sorar gözlerime karşın, siyah irislerini yüzümde gezdirip yanıma adımlamıştı "Eğer bu atletizm yarışını ben kazanırsam; Taehyung ile görüşmeyeceksin. Eğer kaybedersem: arkadaş ortamına karışmayacağım."

İkimiz içinde güzel bir iddiaydı aslında...

"Kazanacağına emin misin? Ya kaybedersen... O zaman Taehyung ile hep görüşürüm!" Şaka ile karışık konuştuğumda, ince dudaklarını aralayarak melek notalı sesi ile konuşmuştu "Kazanacağım ve Taehyung'dan kurtulacağız. Bir taşla iki kuş!"

****

Lalisa kan kanseri...

Lalisa sevgilisi tarafından çok sıkıştırılmış bir kız...

Jeongguk ise hak etmediği bedeller ödeyen bir genç...

livre d'égoïsmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin