|25| Kaybetme Korkusu

319 59 74
                                    

Kiminle konuştuğumu anlamamla beraber yutkunmuş ve Seokjin'e bakmıştım.

Bana olan bakışlarının altında merak duygusunun yattığını anlamamla beraber sinirden ellerimin titrediğini hissetmeye başlamıştım.

Bana bulaşan leke ona da sıçramıştı, her an her şey açığa çıkabilir, Seokjin'e zarar gelebilir ve onu kaybedebilirdim.

Bu işe bir son vermenin zamanı gelmişti.

O gözlerin parlaklığı asla gitmesin diye elimden değil hayatımdan ne gelirse yapabilecek vaziyetteydim.

''O sikik hayatına Seokjin'i bulaştırırsan yemin ederim onun adını sayıklayacak dil buldurmam ağzında. Ne istiyorsan bana gelip söyle, onu iğrenç düşüncelerine alet etme''

''Ah Kim Namjoon, sayende uzun zaman sonra gülebildim teşekkürler. Dediklerini değerlendirip sana geri dönüş yapacağım demek isterdim ama asıl sen benim hayatıma bulaşan kişisin''

Dışarıdan biri görse kesinlikle şu anda ihanete uğrayan ve öfkesini kontrol edemeyen bir insanmış gibi yorumlardı beni ancak benim derdim beni ihanete uğratan sevgilimle değil, hayatımda büyük yer edinen insana zarar vermeye çalışan bir şerefsizleydi.

''Senin hayatına ben girmedim, sevgilim-''

''Hâlâ sevgilim diyerek Seokjin'imin adını kirletmeye devam ediyorsun yazık gerçekten. Unutma Kim Namjoon, onun hayatında tek gecelik bir yere sahipsin sen''

Konuşmama izin vermeden devam etti.

''Seokjin'e olan biten her şeyi açıklayacaksın. İlişkinizin esas ne zaman başladığını teker teker tüm detaylarıyla anlatacaksın yoksa çok sevdiğim Seokjinie'ye zarar vermiş olacağım. İyi günler Kim Namjoon''

Telefonun diğer ucundan bip sesi geldiğinde telefonu elimde parçalamak istercesine sıkmıştım ama nafileydi. 

Önemli olan benim canımın yanması değildi. Zaten onun canı yanarsa ben paramparça olacaktım.

Bana doğru gelen bedene karşılık verip öne atılmış ve buluşmamızı hızlandırmıştım.

Şu anda bana gelip ne konuştuğumuzu soracak ve bende ona cevap veremeyecektim daha sonra ise tartışıp, açık olan aramıza kocaman bir dağ inşaa edecektim.

''Seokjin'' Sanki sesimi son damlasını kullanmış gibi çaresizce adını duyabileceği şekilde fısıldamış ve hemen sonra bedenlerimizin buluşması adına adımlarımı hızlandırmıştım.

Birkaç saniye sonra ise nefesimi hem kese,n hem de bana asla solumaktan vazgeçmek istemeyeceğim nefesi bahşeden, bir süre sonra anı olarak hatırlayacağım ve belki de bir tokatla bitecek olan sarılmayla buluşmuştum.

Bedenine öyle bir sarılmıştım ki beraber sendelemiş ancak hala onu bırakmamıştım.

Onu kaybetmenin korkusuyla ve aynı zamanda büyük bir hasretle sarılmıştım ona.

İttirmemişti, üstelik parmak uçlarını sırtımda gezindiğini hissedebiliyordum..

''Seokjin'' Olurdu ya bir dizide ölen kişi son nefesinde sevdiği kişinin adını sayıklardı, en güzel veda şeklinin sevdiği kişinin adının ağzından çıkmasıyla olduğunu düşünürdü, işte öyle seslenmiştim dibimdeki bedene.

Omzuma başını sabitlemiş, ama aynı zamanda gitmek üzere olan bir bedendi dibimdeki.

Boynundaki ufak saçlar parmağıma takılınca yavaşça parmaklarımı hareket ettirerek devam ettim.

''Nolursa olsun lütfen çevrene dikkat et'' Herkes bize bakıyor, ama birbirimizi sadece biz duyabiliyorduk. İnsanların aklından nelerin geçtiğini tahmin dahi edemiyordum.

Vinia | ɴᴀᴍᴊɪɴHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin