Seokjin'in son cümlesinden sonra ne ben ne de Seokjin ağzını açabilmişti.
Garip bir atmosfer içinde kamp alanına dönerken sürekli ona bakmak için döndüğümde onun bana baktığını görmemle beraber göz göze gelmiştik ve artık ikimiz de birbirimize bakamıyorduk.
"Selam!"
Arkamızdan bu sabah tanıştığımız Yeji'nin sesi gelince arkamı dönüp gülümseyerek karşılık verdim"Selam" onun sesinin yanında sesim o kadar cansız ve sakin çıkmıştı ki keşke hiç selam vermesem diye düşünmüştüm.
Bizimkiler de yeni gelenlerle selamlaştığında hepimiz ateşin yakıldığı tarafa geçmiştik.
Ben minderin üstünde yerimi aldığımda yanıma Hong-Bin'in ismini bilmediğim bir arkadaşı oturacağı sırada Yeji çocuğu kaldırmış ve kendi yerleşmişti.
Sol tarafımda Yeji, sağ tarafımda ise Yoongi vardı. Seokjin ise Yoongi'nin yanında oturuyordu.
Hoseok konuşma başlatmaya çalıştığında ben tahtadan kısa bir çubuk bulmuş yerdeki toprakla oynuyordum.
Şu anda ne konuşmalar ne de etrafımdaki insanlar ilgimi çekiyordu.
Aklım sadece birkaç saat önce saçıma öpücük konduran Seokjin'deydi.
'Bizli' imalar yapması, saçımı öpmesi, yüzümü incelemesi, sözleri, bana bakışı.. hiçbiri aklımdan kolayca çıkacak şey değildi, hatta çıkması yanı sıra kalbimin ritmini değiştiriyor aklımda başka düşüncelerin geçmesine engel oluyordu.
Yüzümde hafif bir kıpırdama hissettiğimde elimi dudaklarıma götürdüğüm an gülümsediğimi fark ettim. Onu düşünerek gülümsüyordum ama kendimden o kadar geçmiştim ki kendimin farkında değildim.
Elim hâlâ dudağımdayken cesaretlenip Seokjin'e doğru baktım. Baktığım an ellerini geriye yaslamış ve beni gülümseyerek izleyen Seokjin'i görmem bir olmuştu.
Dudaklarımda gülümseme daha çok büyüdüğünde onun da daha çok gülümsediğini fark etmiştim.
İkimiz de ortamdan soyutlanmış gibi birbirimizi izleyip aptal aşıklar gibi sırıtıyorduk.
Seokjin kafasını yana yatırıp bakmaya devam ettiğinde onun yanında ne kadar çok olmak istediğimi fark ettim.
Şu anda herkes çadırlarına çekilse ve sadece biz olsak, dizlerime yatmış olan Seokjin'in yumuşacık saçlarını okşuyor olsam çok güzel olurdu.
Seokjin'e olan odağımı bozan şey omzuma düşen Yeji'nin kafasıydı. Omzumda uyuyan Yeji'ye bakış atıp Seokjin'e bakmıştım. Kaşlarını çatıp az önce beni izlerkenki pozisyonunu bozmuş ve öne doğru çıkarak bizi izlemeye başlamıştı.
"Ah şey" Ortamdakilerin dikkatini çekmeye çalışırken Yeji'ye bakmış ve ufakça gülümsediğini görmüştüm.
Gerçekten sırf omzumda uyumak için uyuyor taklidi yapmıyordu değil mi?
Hong-Bin, Yeji'yi görünce kalkıp yanımıza gelmiş ve yanımdaki bedeni kucaklayarak yerinden kaldırmıştı.
"Rahatsızlık için kusura bakmayın Yeji'yi çadırına bırakıp geliyorum"
Yanım boşalınca gelen rahatlamayla beraber derince iç çekmiştim.
Hiç tanımadığım bir insanla bu kadar yakın olmak beni korkutmuştu.
Aklımdan geçenlere bir bir onay verirken sanki az önceki lafımı kendime yedirmem için Seokjin yan tarafıma geçmişti.
Evet Namjoon hiç tanımadığın bir insanla yakın olmak seni korkutuyor, bu yüzden hiç tanımadığın biriyle seviştin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vinia | ɴᴀᴍᴊɪɴ
Fanfic"Kader iki insanın birbirine görünmez iple bağlanmasıdır O görünmez ip bir gece kirli şekilde bağlandı" Texting / Düz yazı '❋' Nemesis'ten etrafını Abrus gibi saran okurlarına instagram : namjinpromise