10 Yıl Önce
Min Yoongi'den"Siktiğimin saplantılısı"
Karşımdaki beden sinirle vurduğu suratı acımasızca kanattığında artık olaya müdahale etmem gerektiğini anlamıştım."Bir kız için dört yıllık arkadaşlığınızı heba ettiniz. Yeter!"
Bağırarak girdiğim ikilinin arasını sert bir şekilde açtığımda bana dönen iki çift göze teker teker gözlerimi gezdirmiştim."Anlamıyorsun Yoongi! Ben onu sevmiyorum, sadece.." Durdu ve az önce yüzüne yumruk indirdiği insanın gözlerinin içine bakarak konuştu.
"Bir kıza bu kadar saplantılı bir şekilde aşık olmasına anlam veremiyorum ve.. Ve onun beni sevmesinde benim de bir katkım olduğunu söylemesine inanamıyorum. Nasıl en yakın arkadaşımın yıllardır sevdiği kız bana aşık olsun diye çabalayabilirim ki? Benim böyle bir şey yaptığıma nasıl inanır!"
Tek solukta söylediği cümleyi bitirdiğinde dudaklarımı birbirine bastırmış ve diğer taraftan bir savunma beklemiştim.Ama susmakla yetinmişti.
"Hayır, ben ne ona yüz verdim ne de bana olan duygularına karşılık verdim. Sırf dört yıldır sen onu seviyorsun diye o da seni sevecek diye bir şey yok! Bunu o sığ kafana sok ve öyle gelip bana hesap sor, tabii o zaman soracak bir hesabın kalırsa!"
Namjoon cümlesini sonlandırdığında arkasını dönmüş ve yüzümüze bakamamıştı.Dört yıl, on dörtlü yaşlarımızın başında birbirimizin yanında hep duracağız diye söz vermemizin üstünden dört yıl geçmişti ve işte, sırf bir kız için birbirimize verdiğimiz sözleri unutur hale gelmiştik.
Namjoon'a karşılık vermek için ağzını açan bedene dikildi gözlerim.
"Zekisin, yakışıklısın, düzgün bir ailen yok ama insanlar yine de seni daha çok seviyor, sürekli gözleri üstüne çekiyorsun ve işte, üstüne çektiğin gözlere sahip olan biri de o."Ve cümlesine dört yıldır platonik olduğu kızın adını kondurarak devam etti.
"Irene.. Söylesene Namjoon onun dikkatini çekmek için kaç dakika baktın gözlerine? Hangi konuları açıp da onu kendine aşık ettin? Benden habersiz ne zaman seni rüyasında gördü de sana aşık oldu?"
Söylediği sözler karşısında ağzımın açıklığına bir son verememiştim.
Namjoon haklıydı, o gerçekten takıntının çok daha ilerisine götürmüştü bu sevgiyi.
Rüyasında Namjoon'u görüp aşık olduğunu düşünmesiyle beraber bu durumdan Namjoon'u sorumlu tutacak kadar takıntılıydı.
"Senin düzgün bir ailen bile yok! Baban sana siktiri çekmiş, annen ise sırf senden uzaklaşmak için yurt dışına çıkıp duruyor. Peki ya Jungkook? O ise sana zoraki şekilde 'Hyung' demek için ağzını açıyor. Benim ise düzgün bir ailem var. Annem beni seviyor, babam istediğim zaman başımdaki saçları okşuyor. Senin baban sana ne yaptı peki Namjoon? Saçlarını her uzadığında pis olduğunu söyleyip kesmek dışında sana ne zaman el uzattı?"
Namjoon arkasını dönüp az önce yumruk attığı bedene o kadar sağlam şekilde vurmuştu ki son gördüğüm onun ağzından gelen kan olmuştu.
Buydu işte. Min Hyuk'un acizliği bundan ibaretti. Namjoon'dan artı olarak tek hissettiği şey aile sevgisiydi ve sırf onun canını yakmak için bu sözleri sarf ediyordu.
Hyuk kahkahasını arttırmaya başladığında Namjoon daha da sinirlenerek onu kütüphanedeki romanların bulunduğu kitaplığa fırlatıp üstüne doğru yürümüştü.
"Baban seni sevdi çünkü sen onun ilgisine muhtaçtın. Annen senin yüzüne güldü çünkü kimsenin sana gülmeyeceğinin farkına çoktan varmıştı. Irene senin yerine beni sevdi çünkü ona takıntılı olan bir piçin ona ne tür zararlar uğratacağının farkındaydı. Ben ise ne babamın bana olan sahte ilgisine ne de annemin bana acıyarak benim yüzüme gülmesine ihtiyacı olan biri oldum Kang Min Hyuk. O aciz hayatının içinde boğulmaya devam et çünkü ben artık sadece seni uzaktan izleyeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vinia | ɴᴀᴍᴊɪɴ
Fanfiction"Kader iki insanın birbirine görünmez iple bağlanmasıdır O görünmez ip bir gece kirli şekilde bağlandı" Texting / Düz yazı '❋' Nemesis'ten etrafını Abrus gibi saran okurlarına instagram : namjinpromise