Son kış günlerinin verdiği yağmurların ıslatıp yumuşattığı dalları ayaklarımızla ezerek az önce atılan çığlığın geldiği yere doğru koşmaya başlamıştık.
Önümüzde devam eden yolu uzayan dallar kapattığında ben adımlarımı yavaşlatmış ve elimle Seokjin'e yol vermek adına dalları kaldırmıştım.
Dalları kaldırdığım an Seokjin'in diline küfür yerleşmiş, benim ise ağzım açık kalmıştı.
Gördüğümüz manzara Jimin'i kalın gövdeli ağaca yaslayıp öpen Yoongi'den başkasını göstermiyordu.
''Siz?'' Seokjin küfür dışında ikinci kelimesini söylerken ben hala diyecek bir kelime bulamamıştım.
Bizim geldiğimizi yeni anlayan Yoongi, ağaca yukarıdan çapraz bir şekilde kolunu yapıştırdığı Jimin'i serbest bıraktı.
''Bu ne demek oluyor şimdi?'' En sonunda bana en mantıklı gelen kelimeleri ard arda sıraladığımda Jimin'in ellerini titrediğini fark etmiştim, Yoongi ise titremiyor ama 'yakalanmanın' verdiği korkuyla susup duruyordu.
''Namjoon, şu anda onlardan daha önemli işimiz var. Hoseok'un yanına gitmeliyiz, lütfen''
Seokjin fısıldar gibi bana seslendiğinde az önce karşımda gördüğüm ikilinin manzarasının şokunu erteleyip onlara da seslenerek yürümeye devam ettim.
''Sonra konuşacağız. Gitmeliyiz.''
Taehyung ve Jungkook'un çoktan Hoseok'un yanında olmuş olabileceğini bildiğimden az önceki gibi koşmuyordum ama adımlarımı hızlı tutmaya çalışıyordum.
Yoongi ve Jimin'i önümüzden kapatan çalıların biri daha karşımıza çıktığında az önceki gibi yukarı doğru kaldırmış ve yine karşımda şaşırtıcı bir manzara görmüştüm.
Hoseok bir çocuğa hayran hayran bakıyordu. Gözlerinin odaklandığı çocuğa baktığımda siması tanıdık gelmişti ama çıkaramamıştım.
Ciddi bir şeyin olmadığını görmenin verdiği sakinlikle beraber Hoseok'un yanına yaklaşmıştım, benimle beraber gelen diğerleri de arkamızda yer almıştı ancak ne Jungkook ne de Taehyung ortalıkta gözüküyordu.
''Tam olarak o çığlık sesi neydi?"
Hoseok hâlâ karşısında duran çocukla göz temasını kesmeyerek soruma cevap verdiğinde çocuğu nerden tanıdığımı hatırlamıştım
"Namjoon hatırlasana sen hastanedeyken sana bakan doktor çocuk bu. Gördüm o yüzden şaşırdım yani evet başka bir şey yok"
Karşısında duran genç hemşir bıkkınlıkla yine Hoseok'u düzeltmişti.
"Hemşir demeniz daha doğru olur" Hoseok'un defalarca söylediği yanlış kelimeye rağmen saygınlığını korumasını takdir etmiştim.
"Hong-Bin ne oluyor burada?"
Bize doğru gelen ve muhtemelen adını yeni öğrendiğimiz hemşirin arkadaşları da sesi duymuş olacak ki merakla adımlarını hızlandırmışlardı."Sorun yok Yeji"
Yeji isimli kızın arkasından gelen diğer iki kişi sorun olmadığını duyunca soru sorma gereği duymamış olacaklardı ki susmakla yetinmişlerdi.
"Ah şey arkadaşımızın kusuruna bakmayın, tepkilerini anlık heyecanla fazlasıyla yansıttığı için özür dileriz."
Önde olan Hong-Bin'in önüne Yeji geçmiş ve elini bana doğru uzatmıştı.
"Özür dilenecek bir şey yok ama yine de özürünüzü akşamı beraber geçirerek kabul edebilirim. Bu arada ben Yeji"
Elini havada bırakmayıp sıktığımda ayağıma gelen baskıyla elimi çekmiş ve yan tarafıma bakmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vinia | ɴᴀᴍᴊɪɴ
Fanfic"Kader iki insanın birbirine görünmez iple bağlanmasıdır O görünmez ip bir gece kirli şekilde bağlandı" Texting / Düz yazı '❋' Nemesis'ten etrafını Abrus gibi saran okurlarına instagram : namjinpromise