Kahvaltı masasına mecburen Azat'ın yanına oturdum.
Tahmin ettiğim gibi tüm ailenin nefret dolu bakışları bendeydi. Tek bir iki kişi dışında. O da daha merhametini tanımadığım Hazar bey ve kızı Gül , ayrıca Melike dışında.Aksine onlar benim bu halime , başıma gelenlere üzülüyorlardı. Olanların suçlusu olduğum halde belkide yanımda olup bana destek verecek insanlardandı. Herkesi kısa kısa bakışlarımla süzdükten sonra önümdeki tabağa bakışlarımı çevirdim.
Sonra Nasuh ağanın sözüyle herkes bakışlarını önündeki tabağa çevirdi ve kahvaltı başladı.
*
Tatsız kahvaltı en nihayetinde yarım saat sonra son buldu. Kahvaltıdan Cihan Şadoğlu ,Hazar Şadoğlu ve de Azat kalktılar. Malum işleri vardı şirkette. Bu nedenle şirkete gitmek üzere ilk kalkanlar onlar oldu.Onların gidişiyle fesatlık fırsatı bulan Handan hanım nefret dolu bakışlarını geri bana çevirdi. Bende aynı şekilde ona baktım. O anda evin neşesi Gül hanım söze girdi. Bana konuşacaktı.
"Azat amcam çok şanslı. Çünkü çok güzel bir prensesimiz var artık anne! Gönül yengem çok güzel bir prenses ! Azat amcamda yakışıklı bir prens !"
"Hıhım evet kızım..."
Zehra hanımda kötü biri değildi. Onun bana olan kızgınlığı yoktu. Sadece berdele neden olduğum iftiram için bana soğuktu.
Kızının güzel olduğunu düşündüğü sözlerini o da destek vererek bitirdi.Bende içimden
"Aman ne yakışıklı prens ! Hangi masalda bir prenses odun ve eşkiya bir prensle berdelle evlendirilmiştir ki ! Ya da hangi prens onu sevmeyen bir prensesin zorla namusuna el sürmüştür?! Çok komik ve iğrenç"
Bunları geçirdim.