2 - I think I'm gettin' married, Kyungie. ♥

11.4K 940 107
                                    

Bruno Mars - Marry You

2

'Kyungsoo biliyorum moralin hala düzelmedi ama sanırım ben çok saçma bir işe bulaştım. Müsait olduğun an beni hemen ara. Çok önemli.'

Sonraki gün sabahleyin evden çıkıp işe gitmek için yürümeye başladıktan sonra Baekhyun'un ilk yaptığı iş en yakın arkadaşına mesaj atmak olmuştu. İçinde biraz da olsa pişmanlık vardı ve bunu mantıklı düşünebilen birileriyle konuşması gerekiyordu. Telefonunun tuş kilidini kapatıp cebine koydu ve yürümeye devam etti. Karşı yoldaki fırını gördüğünde kahvaltı yapmadığı aklına gelmişti ama şu an bir poğaça için bile vakti yoktu. Biran önce işe gidip, müşterilere kahve yaparak kafasını dağıtması gerekiyordu.

O gün her zamankinden daha yoğun geçmişti kafede. Akşamüzeri okul çıkış ve iş çıkışı saatleri resmi tatilden dolayı denk gelince çoğu insan kendini kafelere atmıştı ve bundan karlı çıkan da Baekhyun olmuştu. Bugün topladığı bahşişler şu ana kadar kazandığı paraya yakındı neredeyse. Çıkış vakti yaklaştığında patronuna selam verip montunu giydi ve Han Nehri'ne doğru yürümeye başladı. Bugün orada daha fazla vakit geçirmesi gerekecekti.

Nehrin kıyısına geldiğinde etrafına bakıp boş banklardan birini gözüne kestirmek istedi ama hepsi dolmuştu çoktan. Biraz daha ilerleyince tanıdık bir beden gözüne ilişti. Hemen geçip yanına oturdu. Sabahtan beri ulaşmak istediği kişiyle burada karşılaşacağını düşünememişti Baekhyun.

"Kyungsoo. Burada ne yapıyorsun?"

"Oh Baekhyun, korkuttun beni."

"Neden cevap vermedin mesajıma?"

"Ben... Biraz yalnız kalmak istedim."

"Kendini iyi hissetmen için ne yapabilirim?"

"Yanımda olman yeterli Baek, çok teşekkür ederim."

"Seni anlıyorum Kyungsoo. Hatta şu an seni benden daha iyi kimse anlayamaz biliyorsun. Unut demiyorum sana, sadece akışına bırak, eminim annen de böyle yapmanı isterdi. Hayattan soyutlamamalısın kendini."

"Biliyorum ama yine de eve gidince onu görememek... Çok zor Baekhyun. Ben... Ben buna alışabileceğimi sanmıyorum."

"Alışmak zorundasın Kyungie. Başka çaren yok."

Biraz daha ilerleyip gözlerinden yaşlar dökülen arkadaşına sarıldı Baekhyun. Onu anlıyordu. Bu yüzdendi unut, geleceğe bak diyememesi. Onu anladığı için bile iyi hissedemiyordu şu an çünkü kendisinin de yaşadıkları gözlerinin önüne geliyordu. Hafifçe eğilip yumuşak yanağına bir öpücük kondurdu ve yanaklarına düşen yaşları sildi. Şimdi biraz olsun rahatlamış gözüküyordu. Artık kendi derdiyle onu boğabilirdi.

"Kyungie, benimle ilgilenmen gereken bir konu var. Sanırım ben evleniyorum."

...

"Park Chanyeol! Ne dediğini kulağının duymadığını varsayıyorum şu an!"

Kendisine kızgın gözlerle bakan ve bağıran bir annesinin olmasını Chanyeol istememişti. Onun tek istediği ilerde bir gün sevdiği kişiyle evlenmek ve işine gidip gelmekti ama bunu yapmasını annesi zorlamıştı. Ve şimdi de sonuçlarına katlanmak zorundaydı. Aslında bu fikrinin ne tür sonuçlar doğuracağını kendisi bile bilmiyordu.

"Söylediklerim gerçek anne. Benim bir sevgilim var ve biz evleneceğiz. Hatta nişanlandık. Eğer bunun duyulmasını istemiyorsan beni başkasıyla evlenmeye zorlama."

COINCIDENTAL MARRIAGEWhere stories live. Discover now