2. Eleusis Ayinleri

4.8K 426 315
                                    

Aradan geçen yirmi üç gün sanki yirmi üç yıl gibi gelmişti bana. Yirmi üç gün boyunca havalar sanki Jeon'un gelişini haber verircesine git gide soğumuştu. Toprak yavaş yavaş insanlığa küsmeye başlamıştı.

Her şey Jeon'un gelişini haber veriyor gibiydi sanki. Benim için onun buraya gelişinin tek bir olumlu yanı olmadığı için böyle düşünüyordum belki de.

Her sabah izdivaç teklifi kabul edildiği için(!) farklı bir göreve sahip kişi geliyordu odama. Kıyafetler, takılar, taçlar, ayakkabılar...

Her gün farklı bir şey için ölçülerim alınıyordu. Onca emeğe üzülsem de Jeon ile evlenmeyecek oluşuma fazlaca keyifliydim.

Soğuk havaya inat, keyifle bir ıslık tutturup sabahın köründe tapınağa giderken kimseye denk gelmemiş olmam büyük bir nimetti benim için. Çünkü babam Jeon bizim topraklarımıza yaklaştıkça daha fazla kısıtlayıcı olmuştu. Bahçeye çıkmayı bırakın, bir süre sonra odamdan bile dışarı çıkamaz olmuştum.

Tapınağa yaklaşırken kurtarıcım olacak tanrıçaya olan saygımdan ıslığımı kestim ve heyecanlı adımlarımı girişe yönelttim.

Kapalı olan kapıyla gülen yüzüm anında soldu. Acaba kandırılmış mıydım?

Belki de öyleydi. Aptal gibi hiçbir şeyi sorgulamadan kabul edildiğimi düşünmüştüm. Gizli bir ayin için fazlaca kolay bir kabul olmuştu hatta benimkisi.

Çaresizlikle başımı iki elim arasına alıp sırtımı kapıya yaslayarak diz çöktüm. Bütün ümitsizliğim bedenimi sararken yirmi üç günlük bekleyişimin bir hiç uğruna oluşu zoruma gitmişti. Belki de Jeon ile evlenip beni kandıran herkesin başını vurdurmalıydım.

Bu fikir her ne kadar zalimce görünse de benim kendi hayatım üzerinde söz sahibi olamamam daha zalimceydi. Hiçbir şey istediğim gibi gitmiyordu.

En basitinden istediğim gibi dışarıya bile çıkamıyordum. Odamdan bile.

"Ne yapıyorsun burada?" dedi tanıdık ses. Gözlerim anında sevinçle parlarken doğruldum. Şimdilik baş vurdurma planlarım rafa kalkmış gibi görünüyordu.

Gereksiz bir samimiyetle Taehyung'a sarılıp "Beni kandırmamışsın!" diye şakıdım.

Taehyung, muhtemelen ne kadar aptal olduğuma kıkırdayıp "Bu kadar erken yapmıyoruz ayini. Sabah gel dedim ama sen vur denildiğinde öldüren tiplerdensin herhalde. Bu saat buralarda daha gece sayılıyor. Müsaade et de kargalar kahvaltısını yapsın." dedi.

Halbuki ben elimdeki tek şansı da geç kalarak kaçırmak istemediğim için erkenden gelmiştim.

Yüzümdeki düşüşü fark ettiğinde "Hadi içeriye geçelim. Birkaç hazırlık yapmam lazım. Sen de o arada oturursun bir köşede. Dışarısı fazla soğuk." diyerek açtığı kapıdan beni içeriye soktu.

Şaşkınlıkla "Burada mı olacak?" diye fısıldadım, neden fısıldadığımı bile bilmiyordum. Herhalde ayine katılma hakkı kazanan kişilerde bu özellik birden beliriyordu.

Tabi bu düşüncemi egale eden şey Taehyung'un normal bir tonda konuşması olmuştu.

"Gezici bir ayin değildir aslında. Hatta adını da Eleusis'tan alıyor bildiğin üzere. Normalde burada olmayacaktı ama birkaç husus gereği böyle olması gerekti." dedi Rahip ve büyük tapınak salonunun arka tarafında, daha önce hiç fark etmediğim bir başka odaya girdi.

Cidden böyle bir oda var mıydı burada? Ayrıca ne gibi bir husus Eleusis ayininin, Eleusis'ta yapılmamasına neden olmuş olabilirdi ki?

Yine de dilimi ısırıp merakımı ertelemeyi seçtim. Sanki sorulmaması gereken sorularmış gibi hissetmiştim.

Eleusis • JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin