Sonda yine hikayede geçen şeylerle ilgili mitler var. Meraklısına diyerek haber vereyim
İyi okumalar 💜
Pekâlâ.
Dayanılmaz bir baş ağrısı ile gözlerimi açmak günümü şimdiden berbat bir hale getirmişti.
Sahi ben ne ara uyumuştum?
Oh, evet. Jeon'un heybeti karşısında bedenim isyan etmiş ve beynim çalışmayı reddederek dükkanı kapatmıştı.
Gözümü kapattığımda Jeon'un yıldırımı sanki bir ip parçasıymış gibi yeryüzüne çekişi geliyordu hemen aklıma.
Gerçekten... Ona karşı istemsizce bir hayranlık ve hayranlığın getirdiği bir korku beslemekten alıkoyamıyordum kendimi.
Yahu adam iki saniyede birisini kül etmişti gözümün önünde.
"Ne zaman doğrulmayı planlıyorsun?"
Duyduğum sesle irkilirken tiz bir çığlık atmaktan geri kalmamıştım.
İlahi gücüne hayran kaldığım adam, gelmiş şimdi cehennem zebanisi gibi başımda bekliyordu.
"Korkuttun beni!" diye istemsizce bağırdım. Hâlâ kalbimin gümbürtüsü kulağıma doluyordu.
"Bir şey olmaz. Ölmezsin." dediğinde ağzım şaşkınlıkla aralandı. Bir gün önceki şefkatinin sadakası da bugüne kalmıştı herhalde.
Hoş sadaka için fazla azdı bugünkü şefkati.
"Senden nefret ediyorum." diye homurdandım. Kim bilir neye sinirlenmişti de bana tavır koyuyordu.
"Ben de seni düne göre iki kat fazla seviyorum." dediğinde gözlerimi devirdim alaylı sesi yüzünden.
"Ne tesadüf ben de seni dünün yarısı kadar seviyorum!" diye sahte bir sevinç gösterisinde bulunduğumda kaşları biraz çatılmıştı.
Kesin şu an hesap yapıyordu. Komik.
"Maalesef sıfırın yarısı yine sıfırdır Jeon. Boşuna hesap yapma."
Yüzünde bilmiş bir sırıtma peydah olduğunda kaşlarım istemsizce çatıldı. Ne sırıtıyordu bu böyle pişmiş kelle gibi?
"Bana aşık olacaksın Chimmy ve o gün geldiğinde bu hesaplamaların daha karmaşık olacak çünkü bana olan sevgini sayılarla ifade edemeyeceksin." dediğinde sesindeki kesinlik içimi titretmişti.
Bu neydi böyle?
"Büyü mü yapıyorsun, ne yapıyorsun sen bana ya?" deyip kendimi savunmak için pozisyon alsam da durumumun gülünçlüğü yüzünden vazgeçtim.
Birincisi, büyü yapıyorsa bile mesafenin pek önem arz ettiğini sanmıyordum. İkincisi ise adam daha dün gözümün önünde birisini beyaz ışığa kavuşturmuştu, hem mecazen hem de gerçekten.
"Ben Helios'un oğlu değilim Jimin." diye beni yanıtladığında, en azından büyüleniyor olma fikrimden şu anlık vazgeçtim.
"Sana aşık olmayacağım." dediğimde o kahkahalara boğulurken benim kararlı duruşum da yavaş yavaş sönmeye başlamıştı.
Hayır, alaycı gülüşü yüzünden değil; gülüşünün güzelliği yüzünden.
"Ben bu bilgiyi sağlam bir yerden aldım. Kesin bilgi, bana aşık olacaksın."
Gözlerim şaşkınlıkla daha da büyürken sesim çıkmamıştı.
Gidip onlara sormuş olamazdı değil mi? Elbette olamazdı. Bir defa Moiralar ketumluğu ile bilinirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eleusis • Jikook
FanfictionSounion Kralı, Zeus'un oğlu Jeon Jungkook belki de onu istemeyen tek kişiye izdivaç teklifi ile gider. Park Jimin ise Jeon ile evlenmemek için Tanrıça Demeter'e yalvarmaktan başka bir çare bulamaz.