Merhabalar ballarım
Lütfen oy ve yorumu unutmayınız, böylece ben de yazmak için motive olurum
Hemen aradan çekiliyorum
İyi okumalaaaaar 💜💜💜
Sersemce gözlerimi ovuştururken bir yandan da loş ortamın ruhumu karanlığa boğmaması için dualar ediyordum. Ben aydınlığa, ışığa aşık bir insandım. Güneşi sever, boğucu ve kasvetli havalarda sadece hayatta kalmaya çalışırdım.
Loş ortam ise şimdiden beni boğmaya başlamıştı. Tek dileğim bir an önce ayılıp yataktan kalkmak ve güverteye çıkmaktı. Tabii bir de çok sevgili Zeus'un keyfi yerindeyse güneşi tenimde hissetmek istiyordum.
Yüzüstü uzandığım yatakta suratımı yastığa sürtüp diğer tarafa çevirdiğimde ağzımdan kaçmak üzere olan çığlığı son anda bastırmıştım. Jungkook hâlâ uyuyordu.
Pek alışık olduğum bir görüntü değildi bu çünkü defalarca beraber uyusak da beraber uyuduğumuza beni inandıran tek şey, uyandığımda yatağın diğer tarafının da bozuk olması oluyordu. Jeon ben uyanana kadar çoktan uyanmış, kendisine çeki düzen vermesi yetmiyormuş gibi tayfasına da çeki düzen vermiş oluyordu.
Onu uyku haliyle gördüğüm tek gün kabusum sayesinde onu da uyandırdığım geceydi. O zaman da tek düşünebildiğim Skylla'nın beni öldürmek üzere olduğuydu. Jungkook'un o dağılmış halini inceleme fırsatım olmamıştı.
Bedenim benden bağımsız onun tarafına süzülürken uyanmaması için yatağı fazla sarsmamaya çalışıyordum. Muhtemelen ondan rahatsız olacağımı düşünerek uyumak için, yatağın benim yattığım kısmına en uzak yeri seçmişti kendisine. Biraz dokunsam yataktan düşmesi işten bile değildi.
Benim sınırlarımı bu kadar önemsiyor ve onlara saygı duyuyor oluşu beni gerçekten mutlu ediyordu. Kasıtlı olarak onları ihlal etmiyor, yanlışlıkla ihlal ettiğinde de defalarca özür diliyordu.
Daha geçen gün ben giyinirken odaya girmiş, beni yarı çıplak görünce de defalarca özür dileyip odadan çıkmıştı. O zamandan beri de kendi odasına kapıyı çalarak giriyordu. Halbuki ben, beni çoktan çıplak gördüğü için bu durumu pek önemsemiyordum. Sanırım kapıyı çalmayı bırakmasını söylemem gerekiyordu.
Yatakta onun tarafına geçtiğimde başım da onun yastığı ile buluştu. Yakınlığımız yüzünden nefeslerimiz birbirine karışıyordu ve bu durum yüzümün kızarmasına neden olmuştu.
Neyse ki utansam da geri çekilmemi engelleyen bir dürtü vardı içimde. Size bir şeyin mükemmel, hatasız olduğu söylenildiğinde istemsizce bir kusur arar gözleriniz. Benim içimde de böyle bir istek peydah olmuştu, bedenim benden bağımsız Jungkook'a yanaşmıştı ve şimdi de kusursuz görünen yüzünü izliyordum.
Ellerim yastık ile yüzüm arasında yerini alırken gözlerim de Jungkook'un yüzündeki her zerreyi dolaşmaya başladı.
Her geçen saniye gözlerim kusur aramaktan vazgeçerken beynim sadece karşısındaki sanat eserini izlemeye odaklanmıştı.
Uyanıkken yüzünde bulunan o sert ve ciddi ifadesi uyurken bile yüzündeydi. Kaşları hafif çatılı, dudakları düz bir çizgi halindeydi. En azından uykudayken yüz kaslarının gevşemiş, bedeninin ve ruhunun rahatlamış olmasını dilerdim.
Yüzüm ile yastık arasına sıkışmış olan ellerimden birisini baskıdan kurtardım ve uyanmasından korksam da Jungkook'un çatılmış kaşlarını usulca okşadım parmak ucuyla.
İfadesi her geçen saniye gevşerken benim yüzüm de kontrol edemediğim bir şekilde aydınlanmıştı ve aptal gibi sırıtmaya başlamıştım. İşaret parmağım son kez bulunduğu noktayı okşayıp Jungkook'un burnunun ucuna doğru süpürdü tenini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eleusis • Jikook
FanfictionSounion Kralı, Zeus'un oğlu Jeon Jungkook belki de onu istemeyen tek kişiye izdivaç teklifi ile gider. Park Jimin ise Jeon ile evlenmemek için Tanrıça Demeter'e yalvarmaktan başka bir çare bulamaz.