Herkese merhaba!
Nasılsınız?
Umarım iyisinizdir.
Bu kitabım için oluşturduğum çalma listesine -gerçekten hepsi o kadar özel ve karakterlerimizle uyuşan şarkılar ki- profilimdeki linkten ulaşabilirsiniz.
Şu an aktif olarak sosyal medya kullanmadığımdan bana ulaşmak isterseniz buradan mesaj atabilirsiniz.
Herkese iyi okumalar.
Güzel yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen, seviliyorsunuz.
Yalanlar söyledim,
Hepsi, kendilerinin doğrusuydu.
Yalanlar söyledim,
Onlar ne düşmanıydı ne de dostuydu.
Sırtımı koltukta geriye yaslayarak kucağımdaki sol elimin parmaklarıyla sağ elimin parmaklarını saymaya başladım.
Bir, iki, üç, diye geçirdim içimden ve gözlerimi karşımdaki duvara montalanmış televizyonun ekranından çekip sağ çaprazımdaki Lisa'ya çevirdim. Dört ve beş.
''Magazin hala evin önünden ayrılmıyor.'' diye konuştu, sol eli arasındaki elmayı diğer elindeki bıçakla soymaya başladığında bir yandan da üstten üstten kaçamak bakışlar atıyordu bana. ''Jimin üç gündür bizim eve alışmış durumda, dinlenmek iyi geldi galiba. Jungkook da Tae ile birlikte, her şey yolunda yanılmıyorsam.''
''Evet.'' dedim gülerek ve doğrudan gözlerinin içine baktım, bıçağın ucuna batırarak uzattığı elma dilimini hızlı bir hareketle kavrayarak bir ısırık aldım. ''Her şey yolunda olduğu için üç gündür bir otel odasında kalıyorum ve Tae'yi görmüyorum.''
Bir, iki, üç, diye tekrar başa sardım. Dört ve beş, kahretsin ki düşünmeyi önlemeye çalışmak kadar acı veren bir şey yok.
''Sen iyi misin?'' dedi elindekileri bırakıp endişeli bir şekilde bana bakarken, ardından bakışları ellerime kaydı. ''Yine parmaklarını sayıyorsun. Bu kadar telaş yapmanı ne sağlıyor anlamıyorum.''
''Ben de anlamıyorum.'' diye itiraf ettim sonunda parmaklarımı saymayı keserek, Lisa uzun saçlarını sol omzuna atarak elindeki bıçağı bıraktı. ''Artık siz de bildiğinize göre daha rahat davranabilirim ama içimi huzursuz eden bir şeyler var.''
''Korkaklık yapıyorsun.'' dedi günlerdir içime gömdüğüm, o adından dahi korktuğum hissi cesurca dile getirirken. ''Jennie, anksiyeteyle ilgili bir durum değil bu, değil mi?''
''Ne?'' dedim vücudum bir yay gibi gerilirken, sözünü ettiği şeyi duyar duymaz sanki tüm duyularım sesi sonuna kadar açılan bir radyo gibi hissiyatını yükseltmişti. ''Hayır, alakası yok. Tedavi olalı çok oldu.''
Yani sanırım, diye geçirdim bir yandan da içimden. O duygu durumlarından kurtulmak için senelerce tedavi gördüm, olmasına imkan yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
two sides of the mind
Teen FictionParmaklarımda oynattığım kuklanın ipleri parmaklarıma ilmek ilmek dolanıyorken zihnimin kuklası yaptığı ruhuma da ipler dolanıyordu, kördüğüm oluyordu. İpleri kestim, ruhumun katili oldum. İpleri kestim, küçük kızın gölgesi ruhumun oluşturdu...