Seni her gün rüyamda öpüyor,
uyanışlarıma ağlıyor ve tekrar aynı rüya için dua ediyorum .Jennie: sanırım seni rüyamda gördüm
Ayıcık: bu güzel anın içine etmek istemem ama
Ayıcık: rüyada birisini görmek için önce yüzünü görmek gerekmez mi
Jennie: ben sanki bunu hiç bilmiyordum geri zekalı
Ayıcık:
Ayıcık: tamam tamamAyıcık: senin kadar muhteşem olan rüyalarına girme şerefini tattığım için çok mutluyum
Ayıcık: peki nasıl gördün beni
Jennie: aslında rüya ve kabus arasında bir şeydi
Ayıcık: pekala geç dalganı
Jennie: dalga geçmiyorum
Jennie: bir kaldırımda yürüyordum ve kulağımda kulaklık vardı ama dışardaki sesleri duyabiliyordum
Jennie: yavaş yürüyordum denilebilir
Jennie: sonra bir sokak köşesine geldim ve aniden önüme uzun, siyah mont giymiş birisi çıktı
Jennie: nasıl anladım hiçbir fikrim yok ama onun sen olduğunu biliyordum
Jennie: olduğum yere çakılmıştım
Jennie: sen yolun ortasına geldiğinde birden ayıcık diye bağırdım, olduğun yerde durdun ve bana yandan bakıp yürümeye devam ettin
Jennie: arkandan bağırıp durdum ve koşmaya başladım ama bu koşma bile sayılmazdı
Jennie: etrafımdaki her şey normalken sanki ben ağır çekime alınmıştım
Jennie: ağlaya ağlaya seni takip etmeye çalışıyordum ve sen asla durmuyordun
Jennie: sonra rüyamda bayıldım ve uyandım
Jennie: niye bilmiyorum ama uyandığımda ağlıyordum
Jennie: bu seni çok özlediğim için miydi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
two sides of the mind
Teen FictionParmaklarımda oynattığım kuklanın ipleri parmaklarıma ilmek ilmek dolanıyorken zihnimin kuklası yaptığı ruhuma da ipler dolanıyordu, kördüğüm oluyordu. İpleri kestim, ruhumun katili oldum. İpleri kestim, küçük kızın gölgesi ruhumun oluşturdu...