Selamlar, nasılsınız? Okul nasıl gidiyor?
Umarım iyisinizdir.
Bir aksilik çıkmadığı sürece artık bölüm aralarını uzun tutmak istemiyorum ve tam da olayların arttığı bölümlere giriş yapmış bulunuyoruz.
Yorumlarınızı eksik etmeyin, lütfen. Düşünceleriniz benim için önemli.
İyi okumalar. ♥
Bilirsin, çok ağlamam ama sana erimiş bir kalpten ve birkaç sıcak gözyaşından başka verebileceğim hediye ne bulabilirim ki?
Yaşam, ölümün yansımasıdır kanımca.
Zira ortalama bir yaşama bile birçok ölüm sığdırabilir insan ve bunun için insanın kan akıtmasına gerek yoktur.
Benimkilerden ayrılan dolgun dudaklarına gözlerimi kırpıştırarak baktığımda yaşamımdaki ölümlere bir yenisini daha eklemiştim mesela.
''Üzerimden kalkacak mısın?'' diye fısıldadım yutkunarak. ''Konuşmamız gerekiyor, demiştin.''
Hızlı bir öpücüğü dudaklarıma kondurduğunda daha ayılmadan bayılacak gibiydim.
''Sana bir otel odası ayarlarım.'' dedi, sol eli hala daha yanağımda daireler çiziyordu. ''Eve gitsen olmaz, burada dursan hiç olmaz.''
''O niyeymiş?'' dedim kaşlarımı çatarak. ''Ne zamandan beri benimle ilgili kararları sen alıyorsun?''
''Hım,'' dedi düşünceli bir sesle, ardından benim gibi kaşlarını çatarak gözlerimin içine baktı. ''Önümüzdeki seçeneklerin tamamı da sana zarar verebilecek şeylerse ben de kendi seçeneceğimi yaratırım.''
Gözlerimi devirdim. ''Bu benim sorumun cevabı değil.''
''Öyle mi?'' dedi baştan çıkarıcı bir sesle ve kasıklarını benimkilere bastırdığı an gözlerim kocaman açıldı.
Bunu bilerek yapıyordu ve yalnızca birkaç saniyeliğine bunu başardığını da inkar edemezdim.
Sanki vücudum onun dokunuşunu algılamayı bekleyen bir sensördü ve bana dokunmak için ne zaman yaklaşsa tüm uzuvlarım alev almaya başlıyordu.
"Öyle." dedim yutkunarak, sesimin kısık çıkmamasına özen gösteriyordum çünkü kendimi onun dokunuşlarına bıraktığım tek saniyede kendimi bir otel odasında yalnız bulacağımı biliyordum. "Şu an yaptığın şey hoşuma gitmiyor. Keser misin, lütfen?"
Yalandı.
Kesinlikle hoşuma gidiyordu.
Ama bunu dediğim an, yaptığı şeyi kesti ve kasıklarımdaki baskısını azalttı.
Gözlerini kısarak yüzüme bakmaya devam ettiğinde ''Ben otele gitsem ne değişecek, Taehyung?'' diye konuşmayı başlatacak o soruyu sordum.
Sanki ben konuşmasam o da konuşmamaya devam edecekti ve sessizlik, yan yana konmuş bilyelerden oluşan bir varlıktı; benim sorumsa o sessizliğin bozulup bilyelerin farklı yönlere dağılmalarını sağlayan, onlara doğru atılan o bilyeydi.
Onu seviyordum.
Bu hissettiğimi bir başkasına karşı hissedeceğimi tahmin dahi edemezdim.
![](https://img.wattpad.com/cover/169948914-288-k355409.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
two sides of the mind
Teen FictionParmaklarımda oynattığım kuklanın ipleri parmaklarıma ilmek ilmek dolanıyorken zihnimin kuklası yaptığı ruhuma da ipler dolanıyordu, kördüğüm oluyordu. İpleri kestim, ruhumun katili oldum. İpleri kestim, küçük kızın gölgesi ruhumun oluşturdu...