Selamlar! Nasılsınız?
Yorumlarınızı eksik etmeyin, lütfen.
Sizleri seviyorum.
İyi okumalar! ♥
Hiçbir yerim yok.
Ve üstelik sen gidiyorsun.
Tae'nin elleri titreyerek yanaklarımdan ayrıldığında onu taklit eden dudakları da benimkilerin üzerinden ayrıldı ve gözlerini yumarak başını geri yatırdı.
''Tae.'' dedim endişeyle. ''İyi misin?''
''Ellerim titriyor.'' dedi zaten açıkça gördüğüm bir şeyi dile getirerek.
Her gözlerime baktığında bunu yaşayacak mıydık, yoksa o her seferinde yalnızca acı çekerek bunu geçiştirecek miydi?
Her ikisinin de cevabını bilmiyordum ama her ikisini de istemediğimi biliyordum.
''Tae.'' diye fısıldadım ellerimi yanaklarına yerleştirerek. ''Tae, yanımda kalmanı istiyorum.''
Göz kapakları titreye titreye ve yavaşça açılmaya başladığında ''Seni seviyor olduğumu hatırla.'' dedim, sanki bu dediğimden daha da güç alıyormuş gibi gözlerini artık tamamen benimkilerle buluşturduğunda ona tebessüm ettim.
''Sen kimsin?'' diye fısıldadım bu sefer, içimden bir ses bunu ona sürekli soracağımı söylüyordu.
''Ben Taehyung'ım.'' dedi hiç düşünmeden ve ellerini yanaklarının üzerindeki ellerimin üzerine yerleştirdi, onları hafifçe sıktı.
Nefeslerini düzene sokmaya çalışarak geçirdiği birkaç dakikanın ardından ellerinin titremesi de geçmişti, yalnızca kendine zaman tanıdığının farkındaydım.
Bazen kendimi bir kum saatinin içindeki kum taneleri gibi hissediyordum; bir tane değildim ama ne kadar üst üste olursam olayım asla bir yığın da olamıyordum.
Ama şimdi burada, onun yanında otururken o kum saatinin içindeki zamanı tepetaklak edip sayıların birbirine girmesini sağlayacak kadar kendimi güçlü hissediyordum.
Bunun ona muhtaç hissetmek ya da ona benzer bir şeyle alakası yoktu; böyle hissediyordum çünkü ona dokunduğumu, dokunarak bir şeyleri düzeltebileceğimi düşünüyordum.
Zira kaderin yollarımızı bu kadar çok kesiştirmesinin başka bir açıklaması olamazdı.
''Ben Taehyung'ım.'' dedi tekrardan, daha çok kendine kim olduğunu hatırlatmak istediği için. ''Ve bu sefer benim istediğim olacak, öyle olmalı.''
Cümlenin sonuna doğru kısıklaşan sesine aldırış etmedim, ellerinin altındaki ellerimi ters çevirerek hızlı bir hareketle parmaklarımızı birbirine geçirip kilitlediğimde gözlerinde garip bir ifadeyle bana baktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
two sides of the mind
Fiksi RemajaParmaklarımda oynattığım kuklanın ipleri parmaklarıma ilmek ilmek dolanıyorken zihnimin kuklası yaptığı ruhuma da ipler dolanıyordu, kördüğüm oluyordu. İpleri kestim, ruhumun katili oldum. İpleri kestim, küçük kızın gölgesi ruhumun oluşturdu...