Yalnız ve soğuk olsam bile, beni düzeltmeyi deneyebilir misin?
Tuttuğum sol elini bırakmamak için elini sıkıca tutarken bir yandan da ayaklarım onun hızına yetişmek için büyük adımlar atıyordu.
Gerçi buna koşmak desem yalan söylemiş olmazdım.
''Tamam.'' dedi sonunda bir ara sokağa girip gözlerden uzak olduğumuzu teyit etmek için etrafı taradığında, yine de elimi tutan elini çekmemişti ve sıcaklığını benimle paylaşıyordu. ''Sanırım onları geride bıraktık.''
Öpüşmemizden sonra magazin gelmeden mekandan çıkmıştık ama uzaklaşalım derken magazinle karşılaşmamız da komikliğin ayrı bir seviyesiydi; birkaç soru ve cevaptan sonra Taehyung'ın elimi hangi ara tuttuğunu anlamadan sokakları rastgele arşınlamıştık ve şimdi burada, bir geri dönüşüm kutusunun yanında saklanır vaziyetteydik.
Çıkmaz sokaktaydık.
''Sanırım.'' diye karşılık verdim ona, adrenalin hala daha vücudumu terk etmemişti ve nefes alışverişlerim de hızlıydı.
Ama tüm bunlardansa aklım tek bir şeyde bozuk bir saat gibi takılıp kalmıştı: Bunlar, onun için bir sorun oluşturmayacak mıydı?
Taehyung sorulara cevap verirken gayet sakindi, hatta birkaç espri bile yapmıştı ve krizi profesyonelce yönetmişti bence. Ama hemen yanında duran bense ne yapacağımı bilememiştim, yüzüne far tutulmuş bir tavşandan farksız bir şekilde flaşlar gözümü alırken kaskatı kesilmiş bir halde öylece durmuştum.
Birkaç soruya cevap vermiştim ama ne demiştim hatırlamıyordum bile, elimi sımsıkı tutarken aklımdaki tek şey bir an önce kameralardan uzaklaşmak istediğimdi.
O da zaten bunu anladığında olabildiğince hızlı bir konuşma yapmış, yürümeye başlamadan önce de kameraların önünde dudaklarıma sarılarak insanları şok etmişti.
Bu yüzden yanlarından ayrılmamız kolay olmuştu, tabii başka bir magazin sürüsüyle karşılaşıp topuklarımıza vura vura kaçana kadar.
''Sen iyi misin?'' dedi diğer eli yanağıma yerleşip ona bakmamı sağlarken.
''Sayılır.'' diye kısa bir cevap verdim; hala nefeslerimi bir düzene koyamamıştım ama o, benim aksime gayet sakin görünüyordu.
Tatlı tatlı başını salladı ve başını sağ omzuna yatırdı, yanağımdaki elinin parmakları hareketlenerek yüzümü okşamaya başladığında gözlerimi birkaç saniyeliğine yumarak bu sıcak hissin tadını çıkarmaya çalıştım.
Sanki elleri sihirli bir değnekti de vücudumdaki tüm o gerginliği bana dokunduğu parmak uçlarında topluyordu ve yok ediyordu, vücudum gözle görülür biçimde gevşedi.
Gülümseyerek ''Şimdi daha iyiyim.'' dedim ve yanağımı okşayan elini kafamı çevirerek öptüm, tekrar eski pozisyonumuza döndüm. Yaptığım bu harekete güldü.
''İyi olduğun için iyiyim.'' dedi ben ağzımı açıp kafamdaki endişeleri dile dökmeye karar vermeden hemen önce. ''Yanımda olduğun için de iyiyim.''
''Bir uzaklaşmaya çalış da bak bakalım ne oluyor!'' diye gözlerimi kıstım tehditkar bir tonda, ses tonumun okları olsa hedef aldığı şey gözleri olurdu kesinlikle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
two sides of the mind
Teen FictionParmaklarımda oynattığım kuklanın ipleri parmaklarıma ilmek ilmek dolanıyorken zihnimin kuklası yaptığı ruhuma da ipler dolanıyordu, kördüğüm oluyordu. İpleri kestim, ruhumun katili oldum. İpleri kestim, küçük kızın gölgesi ruhumun oluşturdu...